Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi’nden Uzman Psikolog Cengiz Demirsoy cinsel takıntıları Psikohayat’ın son sayısında anlattı…

Zihnimize gelip gelip takılan, kolayca gitmeyen ve yoğun sıkıntı yaşatan düşüncelere, görüntülere, obsesyon veya diğer adıyla takıntı diyoruz.

Takıntılar çok çeşitli olabilir. Hatta denebilir ki, insanoğlunun aklına gelebilecek her şey takıntı haline gelebilir. En sık rastlananlardan biri de cinsel içerikli takıntılardır.
- Acaba küçük çocuklara mı ilgi duyuyorum? Yoksa ben pedofil miyim?
- Komşumuzun kedisinden hoşlandım mı? Acaba hayvanlara mı cinsel ilgi duyuyorum?
- Yoksa ben babama cinsel ilgi mi duyuyorum?
- Acaba ben hemcinslerimden mi hoşlanıyorum? Yoksa ben eşcinsel miyim?
Bunlar sadece bazı örnekler.


Cinsellikle ilgili insan aklına gelebilecek her türlü düşünce, takıntı konusu olabilir. Ancak şu unutulmamalı; obsesyonlar, öylesine merak ettiğimiz veya aklımıza gelip takılan şeyler değildir. Yani, cinsel yönünüzle ilgili aklınıza bazı düşünceler geliyorsa, bunu hemen bir takıntı olarak görmemek gerekir. Çünkü bir düşünceye takıntı diyebilmek için, onun zihnimize gelip yapışması, orayı işgal etmesi, aklımızdan çok zor gitmesi ve gitse bile tekrar tekrar gelmesi gerekir. Ayrıca, yoğun sıkıntı yaşatıyor olması gerekir.

SIKINTI YOKSA TAKINTIDAN SÖZ EDİLEMEZ

Takıntının bu yoğun sıkıntı, endişe verici özelliğini aklımızda tutmamız önemli. Çünkü bir düşünce aklımıza sık sık gelip takılsa, uzun süre aklımızda kalsa ve gittiğinde bile tekrar tekrar geri dönse dahi, eğer sıkıntı yaşatmıyorsa buna takıntı demiyoruz. Örneğin, bir genç sürekli bir kızı düşünüyor, aklından gitmiyor, gitse bile tekrar tekrar geliyorsa ve bu durum onda sıkıntı değil de güzel duygulara yol açıyorsa, bu durum, psikolojideki terminolojiye göre, bir takıntı değildir.

Bir de şöyle bir tabloyu gözünüzde canlandırın. Yine bir genç erkek düşünün; bu kişi sokakta yürürken bir kız gördükten veya alışveriş sırasında bir kadınla konuştuktan sonra, aklına yüzlerce-binlerce düşünce üşüşmeye başlıyor. Bu düşüncelerden bazıları şöyle: “Acaba ben o kıza baktım mı?” “Acaba ben o kadından hoşlandım mı?” “Acaba ona karşı istek duydum mu?” Bunun gibi birçok düşünce onu rahat bırakmıyor. Zihni sürekli bununla meşgul ve bu düşünceler onda günahkar olduğu fikrine yol açıyor ve yoğun sıkıntı yaşatıyor. İşte bu bir takıntıdır.

EN BÜYÜK CİNSELLİK TAKINTISI: EŞCİNSELLİK   

Cinsellikle ilgili olarak en sık rastlanan takıntılar, eşcinsellikle ilgili takıntılardır. Örneğin, eşcinsel olduğundan kuşku duyan bir erkek, çocukluğundan beri birlikte olduğu bir erkek arkadaşı ile ilgili olarak, makineli tüfek atışına benzer bir şekilde birbiri ardına şöyle düşüncelerin saldırısına uğrayabilir: “Acaba, arkadaşımın yüzünü yakışıklı mı buldum? Acaba yüzüne uzun baktım mı? Yoksa ondan hoşlanıyor muyum? Onunla çok mu sık buluşuyorum? Bu onunla birlikte olmak istediğim anlamına mı geliyor? Onu arkadaş olarak mı seviyorum, yoksa benimki cinsel bir hoşlanma mı? Yoksa ben eşcinsel miyim?”

Lezbiyenlik takıntısı olan bir kadında da şöyle bir düşünce sağanağı ortaya çıkabilir: “Komşumuz Ayşe hanım misafirliğe geldiğinde kapıda öpüşürken yanağımda değişik bir his mi oluşmuştu? Yakın arkadaşım Fatma ile sarıldığımızdaki hissim normal miydi, yoksa farklı şeyler mi hissettim? Karşı masadaki şu kadının vücuduna acaba uzun mu baktım? Acaba onu beğeniyor muyum? Acaba ona karşı cinsel istek mi duyuyorum? Yoksa ben lezbiyen miyim?”

Takıntı ortamdan uzaklaştırabilir

Takıntının çok sıkıntı verici olduğunu söylemiştik. Yani, eşcinseller hemcinsleriyle ilgili böylesi düşünceleri zevk verici bulurken, eşcinsellik takıntısı olanların hayatı bu düşüncelerden dolayı bir “azap” içinde geçer.

Takıntısı olanlar, bu azaptan kurtulmak için çeşitli yöntemler geliştirirler. Bu yöntemler, biri kaçınma diğeri de kaçma olmak üzere, 2 başlık altında toplanabilir. Rahatsızlık verici düşünceler gelmesin diye belli ortamlardan ve belli davranışlardan uzak durmaya, kaçınma diyoruz.

Örneğin, lezbiyen olduğu takıntısı olan bir hanım, aklına o düşünceler gelmesin diye, eskiden çok sık görüştüğü kadın arkadaşlarıyla iletişimini en aza indirmeye ve hatta mümkünse kesmeye çalışır. Eskiden çok sık katıldığı toplantılara artık gitmez, sık sık aradığı arkadaşlarını artık telefonla bile aramaz olur. Sadece arkadaşları değil başka kadınlarla da karşılaşmaktan kaçınır hale gelir. Karşılaşsa bile, başka yerlere bakmaya çalışır, onlara bakmaktan kaçınır. Yani “Görmeyeyim ki aklıma gelmesin” mantığı işler.

Eşcinsellik araştırmaları bir kaçma yöntemidir

Bir de kaçma vardır. Kaçma, psikoloji terminolojisinde, bir kişinin rahatsızlık verici bir durumdan – ortamdan hemen çıkmak, kurtulmak için uyguladığı yöntemlere verilen isimdir. Eşcinsellik takıntısı olan kişilerde, alınan her türlü önleme, yani kaçınma yöntemlerine rağmen, takıntı düşünceleri yine de gelip yapışır. İşte bu durumda da kaçma stratejileri devreye girer.

Eşcinsellik takıntısıyla ilgili en önemli kaçma davranışlarından biri, eşcinsellikle ilgili araştırmalar yapmaktır. Kitaplardan, internetten eşcinsellik araştırılır. Amaç, buralarda kendine uymayan bilgileri bularak, eşcinsel olduğu şüphesinden kurtulmak ve rahatlamaktır. Bazen araştırmalar laboratuarlarda hormon ölçümleri yaptırmaya bile gidebilir. Bir diğer önemli kaçma yolu da, cevabı bir uzman kişiye sormaktır. Örneğin doktora, psikologa sorulur. Arzulanan onlardan, “Hayır, sen kesinlikle eşcinsel değilsin!” sözünü duyup rahatlamaktır.

ÇÖZÜMÜ ZAMANA BIRAKMAYIN

Peki, bu kaçınma ve kaçma stratejileri işe yarar mı? Maalesef hayır. Takıntılı düşünceler gelmesin diye bazı ortam ve kişilerden uzak durmak veya o düşüncelerin verdiği rahatsızlıktan kurtulmak için uygulanan yöntemler, genellikle kısa süreli bir rahatlama getirir. Örneğin, bir uzmanın “Hayır, sen eşcinsel değilsin” sözü, kısa süreli bir rahatlama sağlar. Ama kısa süreli! Uzun vadede ise maalesef takıntıyı arttırıcı bir etki yapar. Bu, takıntının ilginç bir özelliğidir.

Takıntı, içeriği ne olursa olsun, ister cinsellik isterse başka bir şey, gerçekten çok zorlayıcı bir psikolojik sorundur. Çevresindekiler, bu durumun hastaya yaşattığı azabı anlayamazlar. Bunu, ancak yaşayan bilir. Ama ne var ki, çözümü zamana bırakma yaklaşımı bir fayda sağlamaz, uygulanan kaçınma ve kaçma yöntemleri de sorunu azaltmak yerine daha da azdırır. Tedavi için uzman yaklaşımı gerekir.


PSİKOHAYAT DERGİSİ / AĞUSTOS

etiketler:  Cinsel İşlev Bozuklukları, Cinsel Sağlık, Cinsel Sorunlar, Psikiyatri Haberleri

Yorum Gönder Blogger

DİKKAT!
İfadeler şekiller, jpg, gif, png,bmp formatlarında resim, foto, video, müzik ekliyebilirsiniz.Resim eklemek için-- [img] resim linki [/img] // Müzik eklemek için :-- [nct]Müzik linki [/nct] Youtube Video ekleme:-- [youtube] Youtube Video Link [/youtube] Link kapanış kutucukların arasına boşluk bırakın
***KÜFÜR HAKARET İÇEREN YORUMLAR SİLİNECEKTİR***
Gülen ifade eklemek için işaretleri kullanın
:) (: :)) :(( =)) =D> :D :P :-O :-? :-SS :-t [-( @-) b-(

 
Tavizsiz © 2013. All Rights Reserved. Shared by WpCoderX
Top