"Mey biter saki kalır, Her renk solar haki kalır, Diploma insanın cehlini alsada; Hamurunda varsa eşeklik, baki kalır."
Aşıklar zelil ve bayağı olur Safâ ve saygınlık, sevilene yaraşır
Aşk ayıbı zamandır
Aşk, canın belasıdır
Aşksız güzellik bayağıdır; güzellikse aşk pazarında mezad
Cana tamah etme, can elbet geçicidir
Cesaret ve edep atalar mirasıdır
Cihanda eski usuldür, fayda arayan, zararı da istemiş olur Sevgili isteyen, eziyete hazırlanmalı; define arayan yılanı göze almalıdır
Deliye hazine değil, virane gerektir
Dünyada ümit bir direktir
Dünyaya ümit tutmak olmaz; asla ölümü unutmak olmaz
Ebedi sevgi ezelde takdir edildiyse, bu kader kaza ile önlenebilir mi?
Evlad can cevherine bedeldir; evlad bırakan ad bırakır
Güzelliğin vasıflarını söylemek için söz çoktur; ama güzelliğin tatlılığına hiç söz yoktur
Güzellik olmasa aşk ortaya çıkmaz; aşk olmasa güzellik yüz göstermez
Hicran vuslatın gecesi ise; vuslat firakın şafağıdır, fecridir
İyi haber karınca hızıyla yürüyemezken, kötü haber şimşek süratiyle yayılır
Kızlar gizli gerek Gizli olduğu için değerli değil midir hazine?
Nefes hesabıyla sona erince ömür, ya bir kurtuluş ve muştu; ya bir başlangıç ve korkudur
Söylesm tesiri yok; Söylemesem, gönül razı değil
Topraktan olanı toprağa vermek gerek
Varlık gam tuzağıdır, hür olmak yoklukladır
Vuslat olunca ayrılıktan korkmak gerek
Vuslat! Ah! Ne efsunkâr bir kelime, ne kutlu bir an!
Zaman! Ah zaman! Hem dost, hem düşman
Zincir, deliye gerektir
Hicrân cehenneminde çözülmez bu kördüğüm.
Ey gözlerinde cennet-i alayı gördüğüm...
Fuzuli' den beyitler
Öyle zaif kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola yürütmek saba beni
*
Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayri
Bende Mecnûn’dan füzûn âşıklık isti’dâdı var
Âşık-ı sâdık benem Mecnûn’un ancak adı var (Fuzûlî)
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı (Fuzûlî)
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su (Fuzûlî)
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su (Fuzûlî)
Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabîb
Kılma dermân kim helâkim zehri dermândadır (Fuzûlî)
Ya Rab, belâ-yı aşk ile âşinâ kıl meni
Bir dem belâ-yı ışkdan kılma cüda meni (Fuzûlî)
Hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı (Fuzûlî)
Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı (Fuzûlî)
Ya rab bana cism-u can gerekmez,
Cânân yok ise can gerekmez (Fuzuli)
Âşiyân-ı murg-ı dil zülf-i perîşânındadır
Kande olsam ey perî gönlüm senin yanındadır (Fuzûlî)
Arızın yadıyla nem-nak olsa müjganım nola
Zayi olmaz gül temennasiyle vermek hare su (Fuzûlî)
Fuzuli kimdir?
Divan edebiyatının en büyük şairidir (1480-1556). Fuzuli'nin asıl adı Mehmet'tir. Irak'ta Kerbelâ'da doğdu, öğrenimini Bağdat'ta gördü. Gençliği, Safevi Türk İmparatorluğu'nun parlak dönemine rastlar. Bağdat'a yerleşti ve ömrü boyunca Irak'tan hiç ayrılmadı.. Kanuni Süleyman 1534'te Bağdat'ı fethettiği zaman padişaha kaside yazıp sunduğu gibi, veziriazam Damat İbrahim Paşa, vezir Rüstem Paşa, nişancı Celâlzade Mustafa Çelebi gibi devlet ileri gelenlerine de kasideler yazdı. Kanuni, şaire günde 9 akçe aylık bağladı. Fuzuli'nin bu aylığı alamaması üzerine nişancı Celâlzade Çelebi'ye yazdığı mektup Şikâyetname adıyla ün kazandı.
Fuzuli'nin divan edebiyatı üzerindeki etkisi büyüktür. Şiirlerini Azeri şivesiyle yazmasına karşın bütün Türk milletince sevilen ve benimsenen bir şairdir. Üslûbu, edası ve temaları gerek klasik divan şairlerince, gerek halk şairlerince günümüze kadar taklit edilmiştir. Dili sade olan şiirleri halk arasında da yayılmıştır.
Türkçe, Farsça ve Arapça olmak üzere üç divanı vardır. O zamanın sanat ve bilim dili Arapça ve Farsça olmasına rağmen Türkçe ile de mükemmel şiir söylenebileceğini öne sürmüş ve bunu kanıtlamıştır.
Eserleri
Fuzuli sadece şairliğiyle değil, yapıtlarının çokluğuyla da meşhurdur. Üç divanından başka başta Leylâ ve Mecnun olmak üzere birçok eseri vardır. Başlıca eserleri şunlardır: Leylâ ve Mecnun (ünlü bir mesnevidir); Hadikat-üs-Süeda (Kerbelâ Olayı'nı konu alan bu düzyazı ve şiir karışımı eser, şairin en önemli kitaplarından ve Türk edebiyatının şaheserlerinden biridir, sonraki şairleri büyük ölçüde etkilemiş, birçok defa basılmıştır); Beng ü Bade (500 beyitlik Türkçe mesnevi); Heft-Cam (327 beyitlik bir sakiname); Rind ü Zahid (Farsça düzyazı); Hüsn ü Aşk (Farsça düzyazı); Şikâyetname (Türk mizah ve hiciv edebiyatının şaheserlerindendir) v.d.
Leylâ ve Mecnun
Türkçe divanı kadar ünlüdür. Bir Arap emirinin kızı Leylâ ile ona âşık olan bir Arap gencinin başından geçenleri anlatır. Mesnevi tarzında yazılmıştır. Zamanımıza kadar 30 defadan fazla basılmış, bütün önemli dünya dillerine çevrilmiştir. Rusya'da opera olarak da bestelenmiştir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder Blogger Facebook
DİKKAT!
İfadeler şekiller, jpg, gif, png,bmp formatlarında resim, foto, video, müzik ekliyebilirsiniz.Resim eklemek için-- [img] resim linki [/img] // Müzik eklemek için :-- [nct]Müzik linki [/nct] Youtube Video ekleme:-- [youtube] Youtube Video Link [/youtube] Link kapanış kutucukların arasına boşluk bırakın
***KÜFÜR HAKARET İÇEREN YORUMLAR SİLİNECEKTİR***
Gülen ifade eklemek için işaretleri kullanın
:) (: :)) :(( =)) =D> :D :P :-O :-? :-SS :-t [-( @-) b-(