Hepimiz evliliği içinde büyüdüğümüz mutlu sevecen ve bir o kadar da samimi ailemize benzetmez miyiz? Birçoğunuzun evet değini duyar gibiyim. Çünkü her zorluğa rağmen öyle bir bağ vardır ki arada, öylesine saf duygular beslenir ki, yaşanan tüm olumsuzlukları örtecek kadar da güçlüdür.
Peki, evlilik bu kadar kutsalken, boşanmalar neden her gün artmakta?
İşte size yanıtı...
2000'li yuların başında yapılan bir araştırmanın sonucu, erkeklerin görüntüden ziyade karakter olarak annelerine benzeyen kadınları eş olarak seçtiklerini gösterdiği gibi, bu oranın da %63.7 olduğu söyleniyor. Çiftlerin birçoğunun evlilikte aradıklarını bulamaması ya da alıştıkları düzenin tamamıyla dışında kalması da bu durumu nispeten alevlendiriyor. Yalnızca bunlarla da bitmiyor tabii.
Bu seçim erkeği mutlu ediyor mu?
Erkek annesini bir cinsel obje olarak, partner olarak göremez. Aynı annesine benzeyen eşiyle de uzun vadede benzer problemler ortaya çıkabilir. Eşini eş olarak değil, annesi yerine koyduğu için eksiklikler ve buna bağlı problemler ortaya çıkacak, bu da ilişkiye dair tatmin ve mutluluğu etkileyecektir.
Erkekler evlenirken neden annelerine benzeyen kadınları tercih ediyor? Bu seçim erkeği mutlu ediyor \ mu? Aldatmanın sınırı ne?
İşte uzmanların görüşleri...
Diyelim ki her şey süper, anneye benzeyen eş de tamam... Ama bir de erkeğin egolarını tatmin etme dönemi var.
Erkeklerin aldatmayı statü olarak gördüğü bu dönemde, her aile için tehdit unsuru olan bu konuyu uzmanlarımıza danıştım. Medical Park Fatih Hastanesinden Sinem Demir ise ilişkilerde erkeklerin kadınlara bakış açısını anlattı:
EVLENİLEN KADIN GÖREV KADINI
HERKES kendi değer yargılarıyla uygun biri ile evlenmek isteyebilir. Burada nesneleştirme ile kast edilen kadım, duygulan olan bir insan gibi görmeden, evi çekip çevirmek, çocukları büyütmek gibi işler için almaktır. Bu kadın, eğer kendisinden beklenen görevleri aksatırsa, şiddetli bir tepki ile karşılaşır. Duygusal beklentileri, abartılı ve şımarıkça kabul edilir. Eşinin dışarıdaki hayatma karışmaması beklenir; hatta karışması, eşini dışarıya yönelmesindeki asıl sorumlunun kendisi olduğu suçlamasıyla sonuçlanabilir.
KADIN DEDİĞİN ŞIMARMAZ
BENZER bakış açısı ile yetiştirilmiş bir kadın da, ilişkinin başlarında eşinin sevgi gösterilerini 'abartılı' bulup, engelleyebilir. Yani sadece erkek değil, kadın da 'ben anaç olacağım, benden beklenen bu' mesajını eşine gönderebilir. Böylesi bir sistem içerisinde evli olan genç çiftten, aile büyüklerinin yanmda veya çocukların yanında 'sevgi gösterilerinde' bulunmamaları istenir. Erkek kılıbık olmakla, kadın ise 'eşini kuklaya çevirmek' ile suçlanabilir. Evli çiftin birbirlerine 'doğru, sevecen davranmaları, sevgilerini herkesin yanında göstermelerine' henüz toplumsal izin çıkmamıştır.
ARZULANAN KADIN SINIRINI BİLMELİ
ARZULANAN kadın ise, erkeğin tutku ve dışarıdaki hayatı yaşama partneri olarak nesneleştirilir. Bu kadından da kendi sınırları içinde kalması beklenir: Kendisine izin verildiği alanlarda sosyalleşme, izin verildiği düzeyde duygusal yatırım, erkeğin duygularının gittiği yere kadar hayatında olma izni verilmesi gibi... Karşısındaki kişi ile tüm bir hayatı paylaşmak konusunda bir seçim yapması değil; 'birlikte iyi zaman geçirmek üzere, sınırlarını iyi bilen bir partner olmayı kabullenmesi' söz konusu olabilir.
ÜÇ KİŞİLİK GÖNÜLLÜ ESARET
Bu sistemdeki erkek, toplumsal olarak verilmiş iznin ötesinde, neredeyse toplumsal bir dayatma olan 'başka kadınlar tarafından kandırılan, kendi karısı tarafından dışa itilen erkek' rolünde, yani iradesinin zayıflığı konusunda ikna olmuşsa, pasif bir konumdadır.
'Diğer' olarak adlandırılan kadın ise, bu sistemde, bir ilişkiden toplam beklentilerini asgari düzeye çekmesi, 'aslında ben iyiyim'i ispat etmeye çalışırken duygularından, değer yargılarından sürekli ödünler vermeye; kendi tükenmişliğini bir 'bedel ödeme yolu' olarak sürekli örtmeye çalışması açısından, pasif bir konumdadır.
MUTLULUK FİLMLERDE KALDI MUTLULUK
yerine 'keyifli anlar'ın yaşandığı, duyguların ve kişilerin 'nesneleştiği' bu sistem yerine, daha sağlıklı bir dialoğun yerleşmesi, bireyler bazında çift terapisi veya bireysel psikoterapi ile desteklenebilir. Ancak bunun için, tarafların bu durumdan 'rahatsız olması ve değiştirmek istemesi ' gerekmektedir. Toplum bazında ise, evü çiftlerini birbirini 'doğru' şekillerde sevebilme izninin çıkması gerekir. Bu da duygusal eğitim ile desteklenebilir.
Güneş 12.12.2009 Günlük/Gazete Esra Cengiz
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder Blogger Facebook
DİKKAT!
İfadeler şekiller, jpg, gif, png,bmp formatlarında resim, foto, video, müzik ekliyebilirsiniz.Resim eklemek için-- [img] resim linki [/img] // Müzik eklemek için :-- [nct]Müzik linki [/nct] Youtube Video ekleme:-- [youtube] Youtube Video Link [/youtube] Link kapanış kutucukların arasına boşluk bırakın
***KÜFÜR HAKARET İÇEREN YORUMLAR SİLİNECEKTİR***
Gülen ifade eklemek için işaretleri kullanın
:) (: :)) :(( =)) =D> :D :P :-O :-? :-SS :-t [-( @-) b-(