1858'de ilk resmi teması kurduğumuz Brezilyalılar'la 1866'da iki gemimizin yolunu kaybetmesiyle tanışmıştık

İsmi futbolla özdeşleşen Brezilyalılar Türkler'in en fazla sempati duyduğu milletlerdendir. Alex'le birlikte bu sempatimiz daha da arttı. Büyük kaptanı uğurlarken Brezilya'yla bir buçuk asır önceki temaslarımız aklıma geldi.

Yolunu kaybeden gemilerimiz

Kaymakam Ali Bey kumandasındaki Bursa ve İzmir korvetleri Eylül 1865'te İstanbul'dan ayrıldılar. Akdeniz'i aşarak, Cebelitarık Boğazı'nı geçip, Atlas Okyanusu'nda Afrika sahillerini takip ederek Ümit Burnu'nu dolaşıp Basra'ya gideceklerdi. Ancak İzmir korvetinin çark ve kazanlarında ağır hasarlar meydana gelince, İstanbul'dan gelen emir üzerine tamir için İspanya'nın Kadis limanına gidildi. 30 Ekim'de İspanya'ya varan gemilerimiz ancak 30 Nisan'da Kadis'ten ayrılabildiler. Okyanustayken 19 Mayıs'ta yakalandıkları fırtına yüzünden yollarını kaybettiler. 17 gün süren belirsiz sürükleniş gemilerimizi hiç bilmedikleri bir dünyanın sahillerine getirdi. Burası Brezilya'nın Rio de Janeiro şehriydi. Brezilyalılar limanlarında ilk defa bir Osmanlı gemisi görmüşlerdi. Osmanlılar da ilk defa Brezilya'daydılar. Kitabevi'nin yayınmladığı Bağdatlı Abdurrahman Efendi'nin "Brezilya'da İlk Müslümanlar (Brezilya seyahatnamesi)" ve Mühendis Faik Bey'in "Türk Denizcilerin İlk Amerika Seferi (Seyahatname-i Bahri Muhit)" isimli eserlerde bu ilginç yolculuk anlatılır.

Brezilya yönetimi, Osmanlı denizcilerinin karaya çıkmamasını istedi. İhtiyaçlarını kayıklarla alışveriş yaparak hallettiler. Merakla gemilerimizi izleyen Brezilyalılar arasında Müslüman siyahiler de vardı. Bunlar ilk defa beyaz Müslüman görmüşlerdi. Geminin imamı Abdurrahman Efendi en çok ilgilendikleri insan oldu. Siyahilerin ilgisi ve daveti üzerine Abdurrahman Efendi gemiden ayrıldı. Kaptan, durumu Brezilya hükümetine bildirdi. Hükümet yetkilileri Abdurrahman Efendi'yi buldu fakat onun burada kalmak istemesi üzerine Brezilya yasalarına göre orada kalmak isteyenleri teslim etmek bir yana, üstüne para ve toprak verdiklerini söylediler. Gemilerimiz yollarına devam ederken Abdurrahman Efendi Brezilya'da kaldı.

Brezilya'da kalan din âlimi

Mühendis Faik Bey, Abdurrahman Efendi firar etti derken, Abdurrahman Efendi, "Brezilya'da yaşayan Müslümanlar'a İslam'ın temel bilgilerini öğretmek amacıyla gemileri terk ederek orada kaldım" diye kendini savunur.

Abdurrahman Efendi Brezilya'daki Müslümanlar'ın kendilerini görünceye kadar, dünyada mevcut tüm beyazların Hıristiyan olduğunu ve yalnız siyahilerin Müslüman olduğunu sandıklarını ve kendilerini gizlediklerini söyler. Gizleme sebeplerini ise şöyle anlatır: "Hıristiyanlar'la Müslümanlar arasında savaş olmuş. Hıristiyanlar galip gelmiş. Savaşa Müslümanlar sebep olduğundan, daha sonra korkularından inançlarını gizlemek zorunda kalmışlar. Çünkü birisinin Müslüman olduğu anlaşılırsa ya hemen öldürülüyor ya sürülüyor ya da ömür boyu hapsediliyordu. Bunu gördükçe kahroluyordum."

Abdurrahman Efendi Brezilya Müslümanları'nın dinimize uymayan âdetlerini değiştirmek için mücadele etti. Bir yıl kaldığı, Salvador'da Müslümanlar evlenmek istedikleri kızı alır evine götürür, birlikte olur ve kadın çocuk doğurup, sevgisini ve itaatini ispat edince nikâhlanırlarmış. Abdurrahman Efendi bunun yasak olduğunu öğretmiş. Hatta örnek olsun diye bir ikisini mihr karşılığında evlendirmiş.

Brezilyalı Müslümanlar içkiyi mubah, tütünü ise haram sayarlarmış. Abdurrahman Efendi, bir gün sofrada şarap görünce, bu haramdır deyince bölge Müslümanlar'ı içkiyi bırakıp, tütüne başlamışlar. İlginç bir âdetleri de bıyık bırakanlara kâfir gözüyle bakmaları ve bıyıklılarla tüm ilişkilerini kesmeleriymiş. Birkaç yıl burada kalan Abdurrahman Efendi, bölge halkının davranışlarından usandığı ve ülkesini özlediği için Osmanlı topraklarına döndü

Tesadüfen bulunan ülke

15. yüzyılın en önemli devletlerinden biri Portekiz'di. Denizcilikleri sayesinde dünyanın birçok yerinde sömürgeler oluşturarak zenginleşmişlerdi. Portekizli amiral Vasco da Gama 1498'de Ümit Burnu'nu dolaşıp, Hindistan'a ulaştı. Portekizliler ilk Hindistan seferlerinden iki yıl sonra ülkelerine döndüler. Talihli Manuel diye anılan Portekiz Kralı ikinci Hindistan seferinin komutasını Pedro Alvares Cabral'a verdi. Ancak tesadüfen Hindistan yerine Güney Amerika'ya vardılar. 1500 Nisan'ında denizin üzerinde bir dağ gördüler ve onu Paskalya Dağı diye adlandırdılar. Portekizliler, büyük bir ada karşısında olduklarını zannetmişlerdi. Ama burası ada değil Brezilya'ydı. Karşılarında siyahileri değil Kızılderililer'i görünce şaşırdılar. Buraya, daha sonra aynı ismi taşıyan kırmızı boyayı temin eden ağaçlardan dolayı Brezilya dendi.

Brezilya'nın bulunmasıyla birçok serüvenci bu ülkeye akın etti. Tupinamba yerlileriyle evlenmeleriyle melez çocuklar doğdu. Cizvit papazları da yerlileri Hıristiyanlaştırdılar. Portekizliler yerlileri köleleştirip, çalıştırdılar, ancak yerlilerden istedikleri verimi alamadılar. Bunun üzerine 1530'dan itibaren Afrika'dan siyahi köleler getirdiler. Sahillerdeki şekerkamışı tarımı zenginlik kaynağıydı. Bu işletmelerde siyahi köleler büyük işkenceler edilerek, çalıştırıldılar. Şeker ticaretin hacmi arttıkça köle ticareti de büyüdü. Her yıl Afrika'dan binlerce köle getirildi. Altın bulunmasıyla birlikte ülkenin iç bölgelerine akın başladı. Bandeirantes adı verilen altın arayıcılar yerli topluluklarına saldırdılar. 1763'te başkent Bahia yerine Rio de Janeiro oldu.

Napolyon'un İngiltere'nin müttefiki Portekiz'i işgal etmesiyle birlikte kraliyet ailesi Brezilya'ya kaçtı. Rio artık Portekiz'in yeni başkentiydi. Portekiz 1814'te bağımsız olmasına rağmen VI. Joao Brezilya'dan ayrılmadı. VI. Joao 1821'de Brezilya'dan ayrılarak ülkesine dönerken yerine oğlu Pedro'yu bıraktı. Bir süre sonra Portekiz'le çatışan Pedro, 7 Eylül 1822'de bağımsızlık ilan edip, imparatorluk tacını giydi. II. Pedro'nun 1889'da devrilmesiyle cumhuriyet dönemi başladı.

İlk temas

Sultan Abdülmecid döneminde Osmanlı devletinin Londra elçisi Kostaki Musurus Paşa ile Brezilya'nın Londra elçisi Francisco Sgnacio de Carvalho Moreira arasında 5 Şubat 1858'de Londra'da imzalanan ticaret anlaşması iki ülkenin ilk temasıydı. Brezilya padişaha Kroçira nişanı, Osmanlı devleti de imparatora Mecidiye nişanı verdiler.

100 bin Osmanlı Brezilya'da

Brezilya imparatoru 1876'da İstanbul ve Kudüs'ü ziyaret etti ve bu seyahatindeki ilgisinden dolayı Osmanlı yönetimine teşekkür etti. Nüfus artırmak ve kahve tarımına işçi bulmak isteyen Brezilya'nın teşvikleriyle özellikle Ortadoğu bölgesinden 100 bin civarında Osmanlı vatandaşı bu ülkeye göç etti.

ERHAN AFYONCU - BUGÜN GAZETESİ

http://gundem.bugun.com.tr/brezilya-yla-146-yil-once-tanistik-haberi/208587/



İlgili Aramalar:

Yorum Gönder Blogger

DİKKAT!
İfadeler şekiller, jpg, gif, png,bmp formatlarında resim, foto, video, müzik ekliyebilirsiniz.Resim eklemek için-- [img] resim linki [/img] // Müzik eklemek için :-- [nct]Müzik linki [/nct] Youtube Video ekleme:-- [youtube] Youtube Video Link [/youtube] Link kapanış kutucukların arasına boşluk bırakın
***KÜFÜR HAKARET İÇEREN YORUMLAR SİLİNECEKTİR***
Gülen ifade eklemek için işaretleri kullanın
:) (: :)) :(( =)) =D> :D :P :-O :-? :-SS :-t [-( @-) b-(

 
Tavizsiz © 2013. All Rights Reserved. Shared by WpCoderX
Top