MİLLİ MÜCADELEDE KADIN KAHRAMANLAR
Milli Mücadele’deki isimsiz binlerce kadın kahramanın yanı sıra isimleri halen zihinlerde olan kadın kahramanlardan bazıları şöyle:
KARA FATMA (FATMA SEHER)
"Kara Fatma" olarak tarihe geçen, 1888 Erzurum doğumlu Fatma Seher, Balkan Harbi’ne, Edirne’de görev yapan kocası subay Derviş Bey ile katılır. I. Dünya Savaşı’nda, ailesinden 9-10 kadınla Kafkas Cephesi’ne gider.
Kara Fatma, Mondros Mütarekesi’nden sonra eşi Ermeniler tarafından şehit edilen kadınları toplayarak, Ermeniler ile çarpışır.
Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek görev isteyen, kurduğu milis kuvvetiyle Bursa ve İzmit’in işgalden kurtarılması için mücadele eden Kara Fatma’nın müfrezesinde savaşanların sayısını 350’ye çıkardığı bilinir.
Sakarya ve Başkomutanlık muhaberelerine de katılan ve üsteğmenlik rütbesine kadar yükselen Kara Fatma, 1955 yılında Erzurum’da vefat ederken, cumhuriyetin temellerinin atılmasında pay sahibi olmanın mutluluğunu yaşamış kadın kahramanlardandı.
TARSUSLU KARA FATMA, GAZİANTEPLİ YİRİK FATMA
Asıl adı "Adile" olan, "Adile Hala" ve "Adile Onbaşı" diye anılan kadın kahramanın, silah arkadaşları arasında "Kara Fatma" olarak anıldığı bilinir. 8-10 kişilik milis kuvvetiyle Afyon Savaşı’na katılan Kara Fatma, Tarsus’un kurtulmasında büyük yararlılıklar gösterir.
Gaziantepli Yirik Fatma ise Gaziantep’in Fransızlar tarafından henüz bütünüyle kuşatılmadığı sırada, düşmanın hareket edeceği haberi gelince, buna karşı koymak için yola çıkan milis kuvvetine, karşı çıkılmasına rağmen zorla katılır.
Milis kuvvetlerine yardım eden "Nafize Kadın", Yunanlılar tarafından yakalanarak, kuvvetler hakkında bilgi alınmak istenir, fakat Nafize Kadın işkencelere karşı koyarak hiçbir bilgi vermez.
İKİ OĞLUNU ŞEHİT VERDİ KENDİ GAZİ OLDU
Yunanlıların İzmir’e girmesiyle Milli Mücadele saflarında yerini alan Ayşe Hanım, İzmir’in Yunanlıların eline geçmesi üzerine Aydın’a gider. Aydın civarında kahramanca dövüşen Ayşe Hanımın burada büyük oğlu şehit düşer. I. ve II. İnönü Savaşlarına katılan Ayşe Hanım, ikinci oğlunu da bu savaşlarda şehit verir. Sakarya Meydan Muharebesi’ne de katılan Ayşe Hanım, bu savaşta kasığından yaralanır ve tedavi gördükten sonra müfrezesine katılır.
GÖRDESLİ MAKBULE
Vatan işgal altındadır; Yunanlılar Sakarya Savaşı’nı kaybetmiş, mevzilerine çekilmişlerdir. Gördesli Makbule, kocası ile çete kurarak dağlara çıkar. 17 Mart 1922’de Kocayayla’da cereyan eden bir çatışmada Makbule, geri çekilen çete arkadaşlarını kınayarak cesaret verici bir konuşma sonrası düşmana saldırır ve başından aldığı kurşunla şehit düşer. Ama silah arkadaşları düşmanı yenerler.
BU VİDEOYU MUTLAKA İZLEYİN
FRANSIZLAR’A YANLIŞ YOL GÖSTEREN KILAVUZ KADIN
Adana ve yöresinde Fransızlar’a karşı verilen mücadelede yer alan ve milis kuvvetlerine katılan Kılavuz Hatice, 8 Mayıs 1920’de milli kuvvetler Pozantı’ya taarruzu başladığında, kritik bir duruma düşen Fransızları kandırarak kılavuzluk eder. Hatice, kılavuzluk yaptığı Fransızlar’a yanlış yol göstererek Karboğazı’na sokar. Boğazda sıkışan Fransızlar, Türk askerine esir düşer.
BİTLİS DEFTERDARININ HANIMI
Kahramanmaraş’ta düşmana karşı verilen mücadelede en fazla yararlılık gösterenlerin arasında Bitlis Defterdarının Hanımı da bulunmaktadır. Bitlis Defterdarının Hanımı olarak bilinen bu kadın kahraman da, Kayabaşı Mahallesi’nde 8 düşmanı öldürmüş daha sonra erkek elbisesi giyerek milis kuvvetlerine katılır.
TAYYAR RAHMİYE
Adana’nın kadın kahramanlarından Rahmiye Hanım da, 9. Tümen’in 1920 yılının Şubat ayında Hasanbeyli civarında Fransızlar ile yaptığı muharebeye müfrezesiyle katılır. Muharebe sırasında ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileri doğru atıldığından dolayı kendisine "Tayyar Rahmiye" lakabı verilir.
Temmuz 1920’de Osmaniye’deki Fransız karargahına yapılan hücumda arkadaşlarının tereddüdünü görünce, "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olduğunuz halde yerde sürünmekten utanmıyor musunuz?" diyerek hücuma geçilmesini sağladığı tarihi kaynaklarda yer almaktadır
BİNBAŞI AYŞE
İstikbal Harbi hakkında yazılmış eserlerde göğüs göğüse çarpışmış pek çok Müslüman Türk kadınlarından bahsedilir. Nene Hatun, Kara Fatma, Ayşe Çavuş isimleri pek sık zikredilen şahsiyetlerdir. Binbaşı Ayşe de, adını hep minnet duygularıyla anmamız gereken kahramanlar arasındadır. Binbaşı Ayşe, bizzat kendi macerasını şöyle anlatmaktadır:
“...Büyük harpte Kafkas Cephesi’nde yaralanarak ölen kocamın ve tüm vatan evlatlarının intikamını almaya and içmiştim. Allah, bu fırsatı 15 Mayıs (1)335–(1919)’da bana verdi. İzmir’i Yunanlılar işgal ettiği sırada ilk mukâvemetimiz sona erip şehre Yunanlılar hâkim olunca Aydın’a gittim. Orada faaliyete geçerek bir Kuva–yı Milliye birliği teşkil edip, bilâhare Nuri Çetesi’ne katıldım. Aydın muharebelerini yaptıktan sonra Koçarlı’ya çekildik. Bu sûretle, bilfiil atıldığım İstiklal Mücadelesi’ne başından sonuna kadar iştirak ettim.
İlk defa Sakarya’da sol kasığımdan piyâde mermisi ile yaralandım. Seyyar hastanede tedaviden sonra tekrar müfrezeme iltihak ettim. Büyük Taarruz’da Mürsel Paşa Fırkası’na iltihak ettik. Ve Ahır Dağları’ndan düşman gerilerine akmağa memur edildik. İzmir’e ilk giden birlikler arasında ben de vardım. Ancak, bu arada misketle sol bacağım kırıldı.”...
Binbaşı Ayşe, kocasının en kıymetli birer yâdigârı olarak sakladığı ziynetlerini satarak at, mavzer, elbise ve çizme tedarik etmiş ve bu mücadelede, derece derece terfi ederek Binbaşılığa kadar yükselmiştir.
SÜREYYA SÜLÜN HANIM
İşte kahraman Türk kadınlarından bir kahraman; Milli Mücadele yıldızlarından bir yıldız daha: Süreyya Sülün Hanım...Van’da doğmuştur. Yaşadığı kasaba, düşmanın korkunç zulüm ve taarruzuna maruz kalmış, babası şehit olmuştur. Nihayet, biraraya gelen beşyüz civarında cengaver, Erek kasabasında toplanarak aziz topraklarını savunmaya karar verirler. Ve tabii, Süreyya Sülün hanım ve üç kardeşi de bu kahramanlar meydanındadır.
...Yoğun bombardıman altında ilerleyerek Karaköse’ye gelen bu kahraman Kuva–yı Milliyeciler, Murat Irmağı boylarında tam bir buçuk ay düşmanla çarpıştılar. Beyazıd’a doğru yürürken yürekler acısı bir manzara ile karşılaştılar. Binlerce Türk köylüsünün işkenceler içinde can vermiş cesetlerini gördüler. Bu mezalimi yapan düşmana hınçla taarruz edenlerin başında Süreyya Sülün hanım vardı...
Iğdır civarında kanlı çarpışmalar oldu. Düşman birlikleri çok kuvvetli ve Rusya’dan devamlı surette takviye alıyordu. Beşyüz yiğit, yılmadan, kaçmadan döğüştüler. Ölüyor, teslim olmuyorlardı. Bu muharebede Süreyya Hanımın üç kardeşi birden şehadet şerbetini içtiler. Kardeşlerinin kollarında can vermesine rağmen yılmadı ve cenk meydanını terk etmedi. Kala kala dört kişi kalmışlardı. Daha sonra Karaköse’ye çekilen Süreyya Sülün Hanım, burada Ziverbey Taburu’na iltihak etti. Bir ara yaralandı ve Erzurum’a döndü
NENE HATUN (1857 - 1955)
Tarihimize "93 Harbi" adıyla geçen Türk-Rus savaşında Erzurum'un Aziziye Tabyası'nda gösterdiği kahramanlıkla adını tarihe yazdıran Türk kadını. Erzurum'da doğdu, tam doksan sekiz yıl orada yaşadı. Bir kahramanlık sembolü olarak tanındı ve anıldı. Ömrünün son demlerini "Üçüncü Ordu'nun annesi" olarak geçirdi. 1955 yılında "Yılın Annesi" seçildikten sonra, 22 Mayıs 1955 günü Erzurum'da zatürreeden vefat etti, Aziziye Şehitliğine gömüldü.
Nene Hatun, Erzurum'da doğdu. 98 yıl Erzurum'da yaşadıktan sonra yine Erzurum'da, zatürre hastalığından hayata vedâ etti. Ölümünden üç ay önce Türk Kadınlar Birliği tarafından ANNELER ANNESI seçilmişti.
NEZAHAT HANIM
Gördes ve İnönü meydan savaşlarında , çarpışmalara katılan 70. Alay Komutanı Hafız Halit Beyin kızı olan Nezahat Hanım 8 yaşında öksüz kalmış ve babasıyla cephelerde dolaşmıştır. Askerlere hizmet ve cesaret veren Nezahat Hanım’ın 100 den fazla düşman askeri öldürdüğü bilinmektedir
Adana ve yöresinde Fransızlar’a karşı verilen mücadelede yer alan ve milis kuvvetlerine katılan Kılavuz Hatice, 8 Mayıs 1920’de milli kuvvetler Pozantı’ya taarruzu başladığında, kritik bir duruma düşen Fransızları kandırarak kılavuzluk eder. Hatice, kılavuzluk yaptığı Fransızlar’a yanlış yol göstererek Karboğazı’na sokar. Boğazda sıkışan Fransızlar, Türk askerine esir düşer.
BİTLİS DEFTERDARININ HANIMI
Kahramanmaraş’ta düşmana karşı verilen mücadelede en fazla yararlılık gösterenlerin arasında Bitlis Defterdarının Hanımı da bulunmaktadır. Bitlis Defterdarının Hanımı olarak bilinen bu kadın kahraman da, Kayabaşı Mahallesi’nde 8 düşmanı öldürmüş daha sonra erkek elbisesi giyerek milis kuvvetlerine katılır.
TAYYAR RAHMİYE
Adana’nın kadın kahramanlarından Rahmiye Hanım da, 9. Tümen’in 1920 yılının Şubat ayında Hasanbeyli civarında Fransızlar ile yaptığı muharebeye müfrezesiyle katılır. Muharebe sırasında ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileri doğru atıldığından dolayı kendisine "Tayyar Rahmiye" lakabı verilir.
Temmuz 1920’de Osmaniye’deki Fransız karargahına yapılan hücumda arkadaşlarının tereddüdünü görünce, "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olduğunuz halde yerde sürünmekten utanmıyor musunuz?" diyerek hücuma geçilmesini sağladığı tarihi kaynaklarda yer almaktadır
BİNBAŞI AYŞE
İstikbal Harbi hakkında yazılmış eserlerde göğüs göğüse çarpışmış pek çok Müslüman Türk kadınlarından bahsedilir. Nene Hatun, Kara Fatma, Ayşe Çavuş isimleri pek sık zikredilen şahsiyetlerdir. Binbaşı Ayşe de, adını hep minnet duygularıyla anmamız gereken kahramanlar arasındadır. Binbaşı Ayşe, bizzat kendi macerasını şöyle anlatmaktadır:
“...Büyük harpte Kafkas Cephesi’nde yaralanarak ölen kocamın ve tüm vatan evlatlarının intikamını almaya and içmiştim. Allah, bu fırsatı 15 Mayıs (1)335–(1919)’da bana verdi. İzmir’i Yunanlılar işgal ettiği sırada ilk mukâvemetimiz sona erip şehre Yunanlılar hâkim olunca Aydın’a gittim. Orada faaliyete geçerek bir Kuva–yı Milliye birliği teşkil edip, bilâhare Nuri Çetesi’ne katıldım. Aydın muharebelerini yaptıktan sonra Koçarlı’ya çekildik. Bu sûretle, bilfiil atıldığım İstiklal Mücadelesi’ne başından sonuna kadar iştirak ettim.
İlk defa Sakarya’da sol kasığımdan piyâde mermisi ile yaralandım. Seyyar hastanede tedaviden sonra tekrar müfrezeme iltihak ettim. Büyük Taarruz’da Mürsel Paşa Fırkası’na iltihak ettik. Ve Ahır Dağları’ndan düşman gerilerine akmağa memur edildik. İzmir’e ilk giden birlikler arasında ben de vardım. Ancak, bu arada misketle sol bacağım kırıldı.”...
Binbaşı Ayşe, kocasının en kıymetli birer yâdigârı olarak sakladığı ziynetlerini satarak at, mavzer, elbise ve çizme tedarik etmiş ve bu mücadelede, derece derece terfi ederek Binbaşılığa kadar yükselmiştir.
SÜREYYA SÜLÜN HANIM
İşte kahraman Türk kadınlarından bir kahraman; Milli Mücadele yıldızlarından bir yıldız daha: Süreyya Sülün Hanım...Van’da doğmuştur. Yaşadığı kasaba, düşmanın korkunç zulüm ve taarruzuna maruz kalmış, babası şehit olmuştur. Nihayet, biraraya gelen beşyüz civarında cengaver, Erek kasabasında toplanarak aziz topraklarını savunmaya karar verirler. Ve tabii, Süreyya Sülün hanım ve üç kardeşi de bu kahramanlar meydanındadır.
...Yoğun bombardıman altında ilerleyerek Karaköse’ye gelen bu kahraman Kuva–yı Milliyeciler, Murat Irmağı boylarında tam bir buçuk ay düşmanla çarpıştılar. Beyazıd’a doğru yürürken yürekler acısı bir manzara ile karşılaştılar. Binlerce Türk köylüsünün işkenceler içinde can vermiş cesetlerini gördüler. Bu mezalimi yapan düşmana hınçla taarruz edenlerin başında Süreyya Sülün hanım vardı...
Iğdır civarında kanlı çarpışmalar oldu. Düşman birlikleri çok kuvvetli ve Rusya’dan devamlı surette takviye alıyordu. Beşyüz yiğit, yılmadan, kaçmadan döğüştüler. Ölüyor, teslim olmuyorlardı. Bu muharebede Süreyya Hanımın üç kardeşi birden şehadet şerbetini içtiler. Kardeşlerinin kollarında can vermesine rağmen yılmadı ve cenk meydanını terk etmedi. Kala kala dört kişi kalmışlardı. Daha sonra Karaköse’ye çekilen Süreyya Sülün Hanım, burada Ziverbey Taburu’na iltihak etti. Bir ara yaralandı ve Erzurum’a döndü
NENE HATUN (1857 - 1955)
Tarihimize "93 Harbi" adıyla geçen Türk-Rus savaşında Erzurum'un Aziziye Tabyası'nda gösterdiği kahramanlıkla adını tarihe yazdıran Türk kadını. Erzurum'da doğdu, tam doksan sekiz yıl orada yaşadı. Bir kahramanlık sembolü olarak tanındı ve anıldı. Ömrünün son demlerini "Üçüncü Ordu'nun annesi" olarak geçirdi. 1955 yılında "Yılın Annesi" seçildikten sonra, 22 Mayıs 1955 günü Erzurum'da zatürreeden vefat etti, Aziziye Şehitliğine gömüldü.
Nene Hatun, Erzurum'da doğdu. 98 yıl Erzurum'da yaşadıktan sonra yine Erzurum'da, zatürre hastalığından hayata vedâ etti. Ölümünden üç ay önce Türk Kadınlar Birliği tarafından ANNELER ANNESI seçilmişti.
NEZAHAT HANIM
Gördes ve İnönü meydan savaşlarında , çarpışmalara katılan 70. Alay Komutanı Hafız Halit Beyin kızı olan Nezahat Hanım 8 yaşında öksüz kalmış ve babasıyla cephelerde dolaşmıştır. Askerlere hizmet ve cesaret veren Nezahat Hanım’ın 100 den fazla düşman askeri öldürdüğü bilinmektedir
Ve daha binlercesi..
Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Çeperler Köyü’nde dünyaya gelen Nene Hatun,henüz 20 yaşında bir gelinken 1877-1878 yılları arasında yapılan Türk-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) Aziziye Tabyası’nı sopayla,taşla, kazma, kürekle savunanlara katılarak cesurca savaştı.Daha sonra oğlunu Çanakkale Savaşı’nda şehit verdi. 1954 yılında 3. Ordu Müfettişi Orgeneral Nurettin Baransel Paşa’nın gayretleriyle kendisine “3. Ordunun Nenesi” ünvanı verilip, cüzi de bir maaş bağlandı ve 1955 yılında anneler gününde “Yılın Annesi” seçildi. Erzurum manevraları sırasında Amerikan Generali Ridgway bu yüce insanın elini öptü. Nene Hatun bir kahramanlık ve analık sembolü olarak 98 yaşına kadar yaşadı.
NEZAHAT ONBAŞI
Eşini yitiren 70. Alay Komutanı Hâfız Hâlid Bey, 8 yaşındaki kızı Nezahat’ı kimseye emanet edemeyip, yanına almıştı. Küçük Nezahat Çanakkale cephesinde muharebe havasına alışmış, Alay İzmit’e nakledildiğinde talimlere katılarak mükemmel at binmesini, silah kullanmasını öğrenmiş ve 12 yaşında “onbaşı” rütbesini almıştı. Babasının yanında cepheden cepheye koşmuş, çarpışmalara girmiş ve 100′den fazla düşman askeri öldürmüştü.
Nezahat Onbaşı 30 Ocak 1921 yılında T.C.’nin İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen ilk vatandaşıdır ve bu öneri TBMM’ de hararetle kabul edilmiş, ancak Kurtuluş Savaşı’nın hengamesi içinde işleme konulamamış, daha sonra da kararın yerine getirilmesi unutulmuştu. TBMM’nin “Şükran Belgesi’ne” 65 yıl sonra 78 yaşında bir nine iken kavuşmuştu.
ŞERİFE BACI
1921 yılı Kasım ayında İnebolu’ya önemli miktarda savaş malzemesi gelmişti. Malzemenin bir an önce Kastamonu’ya iletilmesi gerekti. Cepheye gidemeyip de köylerinde kalan yaşlılar sakatlar, kadınlar, Menzil komutanlığının malzeme taşınması haberi üzerine kağnılarla yola çıktı. İnebolu’dan kağnılara yüklenen cephaneler Kastamonu’ya doğru yol aldı. Bu cephane kollarında hep kadınlar vardı. Bunlardan biri de Şerife Bacı idi. Şerife Bacı top mermileri ıslanmasın diye kazağını mermilerin üzerine örtmüş, yavrusu ölmesin diye üzerine abanmış ve soğuktan ölmüştü, ama ölene kadar vücut sıcaklığını yavrusuna vermişti. Bugün Kastamonu’da şanına layık güzel bir anıtı var (üstteki resim_ Şehit Şerife Bacı Anıtı). Kastamonulular şehit Şerife Bacı’nın adını her yerde yaşatıyorlar.
FATMA SEHER ERDEN (ERZURUMLU KARA FATMA)
1888’de Erzurum’da doğdu. Subay Suat Derviş Bey ile evlenip Balkan Savaşı’na katıldı.I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesine gitti.1919′daki Kongre günlerinde, Mustafa Kemal’le bizzat görüşebilmek için Sivas’a gitti.Bu görüşmenin ardından, Milis Müfreze Komutanı olarak Batı Cephesinde görevlendirildi. 300 kişiyi aşkın birliği ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde Mehmetçikle birlikte destanlar yazdı. Büyük Taarruz’un ilk günlerinde General Trikupis‘in birliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden müfrezesinin başına geçmişti.Kahraman kadın Kurtuluş Savaşı’ndan sonra “üstteğmen” rütbesi ile emekli oldu. Emekli maaşını Kızılay’a bağışladı. 1954 yılında TBMM kendisine yeni aylık tespit etti.
HALİME ÇAVUŞ (KOCABIYIK)
Kastamonulu Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi. Kurtuluş Savaşı’na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi traş oldu, saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı. Gün geldi savaş bitti, ancak o ne asker üniformasını çıkardı ne de her sabah traş olmaktan vazgeçti. Savaş sonrası Mustafa Kemal Paşa tarafından Ankara’ya çağrıldı. O’nun “ Seni yollamıyorum, bizim kızımız ol” önerisine “Annem babam beni bekler” şeklinde cevap veren Halime Çavuş, “Ben ana-babaya itiatli evlada saygı duyarım” diyen Mustafa Kemal Paşa tarafından çeşitli hediyeler verilerek tekrar evine yollandı ve kendisine maaş da bağlandı.
HAFIZ SELMAN İZBELİ
Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucularından ve Kastamonu’da ilk kadın meclisi üyesi, sıkı bir Atatürk hayranı ve kendi deyimiyle bir “Cumhuriyet kadını” idi…Kurtuluş Savaşı sırasında Kastamonu’ daki kadınları toplamış, asker için çorap, kazak, fanila ördürüp cepheye göndermişti. Asker Kastamonu’ya geldiğinde hepsini yolda karşılayıp doyurmuştu. Mustafa Kemal’in Kastamonu’ya geldiği sırada İzbeli Konağı’nı ziyaret ettiği ve karşılıklı kahve içtikleri söylenmektedir.
GÖRDESLİ MAKBULE HANIM
1921’de eşi Ustrumcalı Ali Efe ile birlikte Milli Mücadelede çete savaşlarına katılmıştı. 17 Mart 1922’de Akhisar Sungurlu hududu üzerinde bulunan Koca Yayla’da elinde silah düşmanla en ön safta savaşırken başından vurularak şehit edilmişti. Henüz 21 yaşındaydı.
ÇETE EMİR AYŞE
Yunan askeri Aydın’a doğru geldiğinde iki arkadaşı ile birlikte Menderes’in diğer tarafına geçmeye çalışan Emir Ayşe, arkadaşlarının kayıktan düşüp boğulması sonucunda geri dönmüş ve Çanakkale’de ölen kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış, dağa çıkmış, Yörük Ali Efe’ye katılmıştı. Aydın’ın kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar Yunanlılarla savaşmıştı. Savaş sonrası Atatürk İstasyon Meydanı’nda Çete Emir Ayşe’nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası takmıştı. “Savaştım Yunana karşı, elimde kalan en değerli şey Atatürk’ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyasıdır” demişti.
TAYYAR RAHMİYE
Adanalı Rahmiye Hanım 9.Tümenin 1920 yılında Fransızlar ile yaptığı muharebeye müfrezesiyle katılmıştı. Başlıca görevi, keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmaktı. Osmaniye yakınındaki demiryolu tünelini o patlatmıştı ve bölgedeki düşmanın cephane ikmalini büyük sekteye uğratmıştı. 1920’de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada askerlerde bir duraksama olunca “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” demiş ve aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit olmuştu.
TARSUSLU KARA FATMA (ADİLE ONBAŞI)
Asıl adı Adile olan, Adile hala, Adile Onbaşı diye bilinen kahraman silah arkadaşları arasında “Kara Fatma” olarak anılırdı. 8-10 kişilik milis kuvvetiyle Afyon Savaşı’na katılmış, Tarsus’un kurtarılmasında da büyük yararlılıklar göstermiştir.
KILAVUZ HATİCE
Adana’da Fransızlar’a karşı verilen mücadelede yer alan ve milis kuvvetlerine katılan Kılavuz Hatice, 8 Mayıs 1920’de milli kuvvetler Pozantı’da taarruza başladığında, kritik bir duruma düşen Fransızları kandırarak kılavuzluk etmişti. Hatice, kılavuzluk yaptığı Fransızlar’a yanlış yol göstererek Karboğazı’ na sokmuştu. Boğazda sıkışan Fransızlar, Türk askerine esir düşmüştü.
Yorum Gönder Blogger Facebook
DİKKAT!
İfadeler şekiller, jpg, gif, png,bmp formatlarında resim, foto, video, müzik ekliyebilirsiniz.Resim eklemek için-- [img] resim linki [/img] // Müzik eklemek için :-- [nct]Müzik linki [/nct] Youtube Video ekleme:-- [youtube] Youtube Video Link [/youtube] Link kapanış kutucukların arasına boşluk bırakın
***KÜFÜR HAKARET İÇEREN YORUMLAR SİLİNECEKTİR***
Gülen ifade eklemek için işaretleri kullanın
:) (: :)) :(( =)) =D> :D :P :-O :-? :-SS :-t [-( @-) b-(