NİL' İN MELİKESİ

Peki kadın olarak kimi model almalıyız? sorusunun cevabını ise Sibel Eraslandan alalım. Cennetin kadın sultanlarının mücadelelerle dolu hayatlarını şiir gibi bir anlatımla bizlere ulaştırmaya devam eden Sibel Eraslan, Hz. Hatice ve Hz. Meryemin ardından sayfalarına bu defa Hz. Musaya annelik eden Nil'in Melikesi Hz. Asiyeyi konuk ediyor. Hz. Asiye ki güzellik, bereket, iyilik ve cömertlik onda toplanmıştı. Asiye alçakgönüllüydü, cesurdu. Kavgaları yatıştırıp anlaşmazlıkları çözen, başkalarının selameti için kendini feda eden, haksızlığa isyan edendi o. Bir sütun gibi, çatıyı kurup taşıyandı. Yürüyen bir nehir gibiydi Asiye. Sudan gelen ve suyun içinden yükselen hikmete kucak açan…



Bu akıcı üsluba kapılıp daha yakın bir tarihe, Osmanlının son günlerine geliyoruz. Ödüllü yazar Okay Tiryakioğlu Osmanlı tarihinin en çok merak edilen padişahına dair sürükleyici bir romanla karşılıyor bizi. Abdülhamid ile yine çok konuşulan bir dönemin perdeleri aralanıyor. Sultan II. Abdülhamid'in kapılar ardındaki dünyasını gün yüzüne çıkaran bu kitap, yıllarca Kardeşlik Örgütünde eğitim almış üç anarşist yoldaşın Paristen İstanbula uzanan maceralarla dolu serüvenini ve Abdülhamidle yüzleşmelerini konu alıyor. 93 Harbi, Filistin meselesi, Meşrutiyete geçiş, Meclis-i Mebusanın dağıtılması ve 31 Mart Olayı gibi merak edilen hususların masaya yatırıldığı bu serüvende siz de sanki kitabın içindeymişsiniz gibi ihanete uğruyor, suikasta karışıyor, belki de bir gülüşe kanıyorsunuz ama yılmadan gerçeklere ulaşıyorsunuz.




Gerçek demişken Osmanlı tarihi araştırmalarından tanıdığınız Mustafa Armağan'ın hazırladığı Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak, Osmanlı gerilemesi hakkında tabu hâline gelmiş yanlışlardan kurtulmamız için bir diğer fırsat. Osmanlı tarihini hala bazıları kuruluş-yükseliş-duraklama-gerileme-çöküş şeması içine sıkıştırma çabasında. Asıl geri kalmışlığımız, bu 19. yüzyıl saplantısından kurtulamayışımızda değil midir? Halil Inalcık'tan Mehmet Genç'e, İlber Ortaylı'dan Douglas Howard'a, Cemal Kafadar'dan Kemal Karpat'a ve daha pek çok Osmanlı tarihçisine göre "Osmanlı gerilemesi" apaçık bir olgu değil, çözülmesi gereken bir problemdir. Hem sonra bir tarihçinin tarihte ilerleme veya gerileme olmasına 'takması' ne kadar bilimseldir? Bir bilim adamı olarak tarihçinin ileri dönemleri kendisine yakın bulurken, 'geri' dönemleri ihmal etmesi ne kadar anlamlıdır? Bu ve benzeri soruları yetkin tarihçilerin kaleminden bizlere aktaran eser, bir tarih devriminden söz ediyor: Yeni bir Osmanlı tarihinin ayak sesleri duyuluyor kitabın satırları arasından...

Tarihin tozlu sayfaları arasında Mustafa Necati Ak' ın hatıraları da var: Hac Yolunda. Vesile-i Necat gibi tasavvuf edebiyatına ait birçok kitabın da yazarı ve dönemin en mühim kanaat önderlerinden biri olan Kadiri tarikatı şeyhlerinden Mustafa Necati Ak, 1950'de cumhuriyet tarihinde ilk deniz yoluyla hac seferi yapan kafileyle kutsal topraklara gitmiştir. İfa ettiği bu kutsal vazifeyi, gidiş güzergâhını, giderken ve gittikten sonra ziyaret ettiği yerleri ve hissiyatını günlüğünde detaylı bir şekilde anlatmıştır. Mustafa Necati Ak, Hac vazifesini yaparken aynı zamanda birçok farklı millete mensup insanla görüşmüş ve onların Türkiye ve İslam hususunda neler düşündüklerini ve bu düşünceler etrafındaki yorumlarını günlüğüne yazmıştır. Mekke ve Medine'de bulunan Osmanlı eserlerinden de sitayişle bahseden bu değerli günlük geçmiş ile gelecek arasında değerlendirme yapmamızı sağlayan sağlam bir köprü vazifesi görmektedir.

biaile.com