Felsefe, bütün bilimlerin kaynağıdır. Bütün bilimler felsefeden kaynaklanmış, insanoğlunun kendi kendine sorular sormasından doğmuştur. insanoğlunun soru sorma yetisini bütün gücüyle kullanması, insanlığın geçmişi ve geleceği üzerine akıl yürütmesi; kavramları bir bir açıklığa kavuşturması ise en geniş anlamda felsefe yapmadır.
Her yazar, ortaya koyduğu, öne sürdüğü düşünceyi okuyucuya benimsetmek, düşüncesinin doğruluğunu kanıtlamak için değişik anlatım tekniklerine başvurur. Bütün bunlara düşünceyi geliş tirme yolları diyoruz.
Düşünceyi geliştirme yollarının başlıcaları şunlardır:
Tanımlama Karşılaştırma
Örnek Gösterme (Örnekleme) Tanık Gösterme (Alıntılama)
Sayısal Verilerden (istatistiklerden) Yararlanma Somutlama
Benzetme
Düşünceyi geliştirme yolları üzerinde, örnekler vererek sırasıyla duralım.
Temel özellikleri aracılığıyla bir kavramın ne olduğunu belirtmeye tanımlama denir. Bir anlatımın tanım olup olmadığı "Bu nedir?" sorusuna cevap verip vermediğine bakılarak anlaşılır. Sorudaki "bu" sözcüğü tanımlanan ya da anlatımda tanımlanması mümkün olan kavram yerine kullanılır: "Felsefe nedir?" gibi.
Tanımlamada bir anlam yoğunlaştırması vardır. Okuyucunun anlatılana bakışı ve düşünüşü genelde bu noktada odaklanır. Böylece tanımlama, okuyucunun söyleneni kavramasına yön verir.
Belirli sebeplerle bir arada bulunan insanların veya toplumların basından geçmis ya da başından geçmesi mümkün olayları geniş olarak, ayrıntılara inerek anlatan yazı türüdür roman.
Romanda hikayeye göre daha geniş bir zaman dilimi anlatılır. Kişilerin ve olayların öncesi ve sonrası da anlatıldığı için roman hikayeden uzun bir türdür. Hikaye, olayı geniş ayrıntılarıyla anlatmaz.
Yukarıdaki parçada altı çizili bölümde "roman" türünün tanımı yapılmıştır.
Felsefe, bütün bilimlerin kaynağıdır. Bütün bilimler felsefeden kaynaklanmış, insanoğlunun kendi kendine sorular sormasından doğmuştur. insanoğlunun soru sorma yetisini bütün gücüyle kullanması, insanlığın geçmişi ve geleceği üzerine akıl yürütmesi; kavramları bir bir açıklığa kavuşturması ise en geniş anlamda felsefe yapmadır.
Bu parçada ise felsefe ve felsefe yapmanın ne olduğu tanımlanmıştır.
Bir kavramın tanımı farklı biçimlerde yapılabilir.
a) Bir kavram özel ve değişmez nitelikleri belirtilerek tanımlanabilir:
Üçgen, üç tepe noktası, üç açısı, üç kenarı olan geometrik şekildir.
b) Bir kavram, işlevi (görevi) belirtilerek tanımlanabilir:
Makas, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araçtır.
c) Bir kavram, hem özellikleri hem de işlevleri belirtilerek tanımlanabilir:
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendine özgü yasaları olan ve ancak bu yasalar çerçevesinde gelişebilen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli anlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş sosyal bir kurumdur.
d) Bir kavram, karşıtı olan bir başka kavramın tanımlanmasıyla belirtilebilir.
Toplum ve insan gerçeğini ele almayan, halkın sorunlarına eğilmeyen ve topluma verecek bir mesajı olmayan yapıtlara roman denemez.
2. KARŞILAŞTIRMA
Düşünceyi geliştirmenin bir başka yolu da benzer ya da farklı kavramlar arasında karşılaştırma yapmaktır. Karşılaştırma, günlük konuşma dilinde olsun, yazı dilinde olsun sık sık başvurulan bir düşünceyi geliştirme yoludur.
Karşılaştırma üç değişik yoldan yapılabilir:
a) Benzerlikten Yararlanma
b) Karşıtlıklardan Yararlanma
c) ilişki Kurma
Örnek;
Tiyatro eserinin ruhunu aydınlatacak olan maddi vasıtalann başında dekor gelir. Romanda çevre tasviri ne ise, sahne üzerinde de dekor odur. Romandaki şahıslann içinde yaşadıkları çevre ile tamamlandıkları, bu çevrenin tasviri ile anlaştıdıkları bugün artık söz götürmeyen bir hakikattir. İlk anda lüzumsuz görünen tasvirlerin karakterleri belirtmesi, olup bitenleri hatırlaması bakımından önemi sonsuzdur. Tasvir, süs olsun diye, nasıl romana konulmazsa, dekor da sokak fotoğrafçılarının arkalık olarak kullandıkları manzaralı bez gibi süs olsun diye sahneye öylece konulmaz.
Yukarıdaki paragrafta yazar, "Tiyatro eserinin ruhunu aydınlatacak olan maddi vasıtaların başında dekor gelir." düşüncesini ileri sürüyor. Bu düşünceyi geliştirmek için de bilinen bir gerçekten, "romandaki çevre tasviri"nden yola çıkıyor. Romandaki çevre tasviri ile dekorun tiyatrodaki görevi arasında bir benzerlik kuruyor. Paragrafın sonuna doğru da, dekoru "sokak fotoğrafçılarının arkalık olarak kullandıkları manzaralı bez" ile karışlaştırmaya gidiyor.
3. ÖRNEK GÖSTER E (ÖRNEKLEME)
Düşünceyi geliştirmenin bir yolu da örneklemedir. Örnekleme, soyut bir düşünceye somutluk ve görünürlük katar, söylenmek isteneni okuyucunun zihninde canlandırır. Genellikle örneklemeye somutlaştırma amacıyla başvurulur. Yerinde kullanılan bir örnek, kimi durumlarda sayfalarca açıklamadan daha etkili olur.
Sanatçılar, yazarlar örnekleri gördüklerinden, yaşadıklarından, okuduklarından seçebilecekleri gibi tasarlanmış olarak da belirtebilirler. Örnekleme, bir düşünceyi kanıtlamanın en iyi yollarından birisidir.
Örnek:
Nurullah Ataç hep eleştirmen olarak düşünülmüştür. Oysa Ataç'ın asıl önemi eleştirmenliğinden değil, Türkçenin düz yazı dili olarak kurulması yolunda harcadığı çabadan gelir. O da farkındadır bunun: "Eleştirmen bir öldü mü bir daha kimse anmaz onu. " der. Ama öte yandan; "Bir şey kalmayacak mı benden?" sorusuna şu alçakgönüllü cevabı verirken gerçek öneminin nereden geldiğini de belirtir: "Bugün bu ülkede bir dil kuruluyor; o yapıda benim de bir taşım vardır. Ancak, görünmeyen, kimsenin gözünü çarpmayan, ta gerilerde bir taş."
SAYISAL VERİLERDEN (ISTATITIKLERDEN) YARARLANMA
Düşünceyi inandırıcı kılmak için başvurulacak yollardan biri de sayısal verilerden (istatistiklerden) yararlanmadır. Okuyucu her zaman bilimsel araştırmalardan elde edilen sayılara, istatistiklere
6. SOMUTLAMA
Soyut, anlatılması güç kavramları başka kavramlar aracılığıyla görünür kılmaya Somutlama denir. Düşünceyi kolayca kavratmak amacıyla başvurulan Somutlama daha çok örnekleme ve benzetmeler yoluyla yapılır:
7. Benzetme
Bir durumu, bir kavramı açıklarken aralarında benzerlik ilgisi kurulabilen iki varlık, iki olay ya da iki kavramdan zayıf olanın güçlü olana benzetilmesiyle yapılır. Benzetme, özellikle soyut kavramları somutlaştırmak, düşünceye görünürlük katmak amacıyla başvurulan bir yoldur. Benzetme genellikle karşılaştırma ile birlikte kullanılır.
Anlatımın Özellikleri
Her anlatıcı ortaya koyduğu düşünceyi benimsetmek, belli bir konuda bilgi vermek, duygu ve düşüncelerini dile getirmek ya da gözlemlerini aktarmak için birtakım anlatım biçimlerine, düşünceyi geliştirme yollarına başvurur. Anlatıcılar anlatımlarının kusursuz olması için de bazı özelliklere dikkat etmek zorundadır. iyi bir anlatımda bulunması gereken başlıca özellikler şunlardır:
Açıklık:
Cümlelerin ve sözcüklerin kolay anlaşılır olması, yanlış anlamalara yer bırakmayacak biçimde düzenlenmesi ilkesi açıklık olarak tanımlanır. Açıklık ilkesine uygun kabul edilir. Yalınlık ilkesine uygun bir cümle veya paragraftan, o parçayı okuyan herkes aynı anlamı çıkarır. Açıklık ilkesinin karşıtı ise anlatımın kapalı, belirsiz olmasıdır. Anlatımda kapalılık anlatım bozukluğu nedenidir.
Yalınlık:
Söz sanatlarına başvurulmadan, yabancı sözcüklere yer verilmeden oluşturulan cümleler yalınlık ilkesine uygun kabul edilir. Yalınlık ilkesinin karşıtı süslülüktür. Süslülük cümlelerin aşırı söz sanatlı ya da anlamları bilinmeyen yabancı sözcüklerle oluşturulması özelliğidir.
Duruluk:
Cümlede aktarılmak isteneni anlatacak sayıda sözcüğün kullanılması, gereksiz sözcüklere yer verilmemesi özelliğidir. Duruluk ilkesinin karşıtı, gereksiz sözcük kullanımıdır. Gereksiz sözcük kullanımı anlatım bozukluğu kabul edilir.
Akıcılık:
Anlatımı oluşturan cümlelerin bir zincirin halkaları gibi birbirini tamamlaması ve anlatımın sıkıcı olmaması akıcılığı sağlar. Akıcı olmayan anlatımlarda anlatılanlar arasında sağlam bağlantılar yoktur. Bu da okuyucunun anlatılanları anlamasını güçleştirir.
Özgünlük:
Anlatımın sanatçı ya özgü buluş, benzetme ve yaklaşımlar taşıması özelliğidir. Özgün anlatımlar, başkalarının anlatımlarının taklidi değildir ve kolay
kolay da taklit edilemez. Özgünlüğün karşıtı basmakalıplık, sıradanlık ya da taklitçiliktir ve bunlar iyi özellikler değildir.
Özlülük:
Az sözcükle çok şey anlatılabilmesi özelliğidir. Özlü anlatımlarda hemen göze çarpan bir anlamın arkasında düşünüldükçe ortaya çıkan başka anlamlar da saklıdır. Başka bir ifadeyle özlülük anlam derinliği, yoğun anlamlılıktır. Atasözleri, deyimler, özdeyişler ve mecaz anlamlı sözler özlülüğe örnek verilebilir.
Doğallık:
Gerçeklik duygusunu zedeleyici ve yadırgatıcı olmayan, yapaylıktan uzak anlatım, doğal bir anlatımdır. Doğallık bir duygu ya da düşünceyi içten geldiği ya da olduğu gibi anlatmadır. Ancak doğallık, sanat yapmama, basitlik ve sıradanlık da demek değildir. Anlatımın düşünceye uygunluğu demektir.
Çeşitlilik:
Anlatımda tek düzeliğin aşılmış olmasıdır. Bu da kısa ve uzun cümlelerin, devri k ve kurallı cümlelerin yerinde kullanılmasıyla; değişik yapılı, değişik yüklemli, değişik kipli cümlelere yer verilmesiyle sağlanır.
Etkileyicilik:
Etki; bir kimsenin ya da nesnenin başka bir kişi ya da nesne üzerindeki gücüdür. Etkileyicilik, bu gücü kullanarak kişiyi ya da nesneyi zor kullanmadan değiştirmeye çalışmaktır. Sanat yapıtlarının tümünde kişiyi az çok etkileyen bir yan vardır. Bu yapıtların yaygın bir üne kavuşmaları, etkileyicilikleriyle orantılıdır.
Sürükleyicilik:
Anlatımın okuyucunun ya da dinleyicinin ilgisini, merakını sürekli canlı tutabilmesi özelliğidir. Bir kitabı ya da yazıyı okurken "Bitirmeden elimden bırakamadım." demek, o kitabın ya da yazının sürükleyici olduğunun göstergesidir. Sürükleyici anlatımlar okuyucuyu ya da dinleyiciyi kendi dünyasına çeker, alıp başka alemlere götürür.
Yorum Gönder Blogger Facebook
DİKKAT!
İfadeler şekiller, jpg, gif, png,bmp formatlarında resim, foto, video, müzik ekliyebilirsiniz.Resim eklemek için-- [img] resim linki [/img] // Müzik eklemek için :-- [nct]Müzik linki [/nct] Youtube Video ekleme:-- [youtube] Youtube Video Link [/youtube] Link kapanış kutucukların arasına boşluk bırakın
***KÜFÜR HAKARET İÇEREN YORUMLAR SİLİNECEKTİR***
Gülen ifade eklemek için işaretleri kullanın
:) (: :)) :(( =)) =D> :D :P :-O :-? :-SS :-t [-( @-) b-(