TÜRKLERİN POPOSU YERE YAKIN!

On sekiz yıllık meslek hayatımda onunla dönem  dönem bir araya geldim. estetik ama doğal-
İlk başta resmi, daha sonralarıysa samimi bir hal alan sohbetlerimizde ana konumuz, tabii ki estetik ve kadınlardı. Geçtiğimiz günlerde kendisiyle Etiler Cellest'te buluştuk ve dergilerde sıkça gördüğümüz kadınlardan ve yaptırdıkları estetik operasyonlardan konuştuk. Doğal olarak bahsettiğimiz isimler bu yazıda geçmeyecek ve gizli tutulacak. Op. Dr.
Osman Oymak, bu sohbetimizde birçok estetikçinin dile getirmekten çekindiği noktalara değindi. İşte sıcak ve samimi geçen sohbetimizde öne çıkanlar.



TÜRKLERİN POPOSU YERE YAKIN!


Plastik ve rekonstrüktif cerrah Osman Oymak, öncelikle son dönem bütün kadınların aym tarzda ve aynı estetikçinin elinden çıkmış gibi boy göstermesine değindi. Ona göre, medya korkunç bir güç.
Nedenini de bütün içtenliğiyle şöyle açıklıyor: "Çünkü medya, 'Şu kişi veya bu kişi gibi olmak lazım' estetik ama doğal-1tarzında bir kalıp ortaya sunuyor. Sonuç olarak da hastalar ellerinde dergilerden, oradan-buradan kestikleri resimlerle geliyorlar ve o kişiler gibi olmak istiyorlar. Ama şöyle bir gerçek de var ki, 1.40 cm. boyundaki bir kadın da Elle Macpherson gibi görüntüye kavuşmak istememeli! Veya 98 kg. olup da, bilmem kimin baklavalı  karnına sahip olmak istemek de garip. Bir de unutmamak gerekir ki, biz Türküz ve Türklerin vücut yapısı belli. Bunu sürekli söylediğim için beni ırkçılıkla suçlayanlar oluyor ama ortada yadsınamaz bir gerçek var: Türklerin poposu yere yakın ve bu konuda kendimi rahatlıkla örnek gösterebiliyorum.

Ömrüm boyunca yabancı arkadaşlarımla kayağa gittim. Herkes birbirinin pantolonunu giydi ama aym boy ve yapıda olmamıza rağmen ben hiçbirininkini giyemedim, hepsi bana uzun geldi. Çünkü benim popom daha yere yakın." Osman Oymak şöyle devam ediyor: "Kalkıp elinde başka ırklara, memleketlere ait resimlerle geldiğin zaman, olmuyor. Bu verdiğim sadece bir örnek, buna cilt rengi ve yapısı gibi farklılıkları da eklemek gerekiyor. estetik ama doğal-2
Biri gibi olmak istemekte bir terslik yok. Önemli olan eldeki malzemeyi bilip ona yakın bir hale gelebilmek. Eğer birebir aynı görünüme kavuşturmak mümkün olsaydı, zaten o en beğenilen inşam klonlarlar veya kopyalarını yaparlardı.

İnsanlara, herkesin istediği gibi olamayacağını anlatmak gerçekten çok zor. Kozmetik cerrahinin şöyle bir lüksü var: Hiç hata yapmaman gerekiyor. Bu da şu demek: Ancak seneler geçecek ki, bir teknik üzerinde yoğunlaşacaksın ve hata yapmayacaksın. Bu tekniğin dışına da, mümkün olduğu kadar çıkmayacaksın. Tabii yurt dışında iki-üç tekniği bir arada geliştiren doktorlar, estetik açıdan daha başarılı olarak kabul görüyor. Halbuki teknik konusunda aynı şeyi söylemek mümkün değil; doktorun hayata bakış açısı bu  aşamada devreye giriyor ve büyük önem taşıyor. Hintli bir doktor düşün, hayatında gördüğü en güzel kadın kendi ülkesinden bir sanatçıysa, o doktorun perspektifi bir yere kadar olur. Üstüne basa basa söylüyorum: Dışarıyı da takip etmenin yanı sıra, hayat tarzının farklı olması çok önemli. Kendisi için en önemli şey 'Çocuk k..ası renginde ayakkabısını giyip Papermoon'da yemek yemek' olan bir estetikçinin, bluejean giyen bir kadım anlayabilmesi ve onu güzel bulması biraz zor. İyi bir estetikçi mutlaka kendini geliştirmeli."

ASIL ÖNEMLİ OLAN, DOĞALLIK



"Teknik ve estetik gerçekten çok farklı şeyler. Çok iyi ameliyat yapabilirsin ama estetik açıdan kötü olabilirsin. Esasında karşılığı estetik ama doğal-3 olmayan şeylerden bahsediyoruz. Natürel olmanın karşılığı yok ve yapüğın işin natürel olması için de, bu konuda çalışmış olman, uğraşman gerekiyor. Yüzdeki herhangi bir kırışıklığı yok etmek amaç olmamalı. Amaç, natürelliği koruyup, doğallık sınırları içinde ne kadar az kırışıklık bırakabilirim diye hesaplamaktır. Bu, benim doğru bulduğum mantık.
Çok üzülerek söylüyorum ki, bunu isteyen ve dile getiren hasta sayısı azalıyor.
Çünkü doğal olmayan, doğalmış gibi kabul görüyor.



Elle Aylık/Dergi