Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten-1962. TDK Yay.:217. Ankara 1988
 ATASÖZLERİ, DEYİMLER
 Ömer Asim Aksoy
 Giriş
Her dilde atasözleri ve deyimler vardır. Sosyoloji, psikoloji, felsefe, tarih, ahlâk, folklor. . . gibi biTçok yönlerden inceleme konusu edilmeye değer olan bu ulusal varlıklar, deyiş güzelliği, aidatım gücü, kavram zenginliği bakımından çok önemli dil yapılarıdır. Bizde eskiden »av, mesel, tâbir dive anılmış olan ve eski, yeni konuş- ma dillerinde, manzum, mensur yazılar arasında kullanılmış ve kullanıl- makta bulunan atasözleriyle deyimler, birçok kimselerce derlenmiş ve kitap halinde yayımlanmış ise de ne gibi özellikleri bulunan söze atasözü, ne gibi özellikleri bulunan söze deyim denilmek gerektiği ciddî olarak incelenmemiştir. Başta Şinasi' nin Durııb-i Emsal-i Osmaniye'si olmak üzere bütün derlemeler, atasözleri adı altında verilen deyimlerle, deyim adı altında verilen atasözleriyle veya ne atalarsözü, ne de deyim ol- mıyan birtakım lâflarla doludur. Bu karışıklık sürüp gitmektedir. Her iki söz çeşidinin ortak vasıfları olan "özlü, kalıplaşmış, hoşa giden bir anlatım aracı olmak" bu sözleri birbirine karıştırmanın başlıca sebebidir. Biz bu incelememizde birleştirici vasıfları da, ayırıcı vasıflan da gös- termeye çalışacağız. Atasözlerinin ve deyimlerin ana vasıflarını çizmek o kadar güç bir şey değildir. Ama kimi zaman, gökkuşağının yan vana bulunan iki rengi arasımla olduğu gibi, atasözleriyle deyimler ve bunlarla bayağı sözler arasında kesin bir sınır bulunmadığından, bir sözün niteliği ikircimli bir konu olur. Bununla birlikte sarı, yeşil, mavi nasıl ayrı ayrı renkler olarak varsa atasözleri, deyimler, bayağı sözler de öylece nitelikleri ayrı söz çeşitleri olarak vardır. İncelememize başlamadan önce, iki söz çeşidinin adları üzerinde biraz duralım : Divanü Lugat-it-Türk'te atasözleri, Arapça mesel Türkçe sav sözcükleriyle anılmıştır. Divan edebiyatında ve Osmanlıcada bu kavram için mesel de, darbnncsel de geçer. Darbımesel, aslında "mesel getirmek, duruma uyan yaygın bir söz veya bir atasözü söylemek" demektir. Ama atalarsözü anlamına kullanılmıştır. Nitekim Nabi : Sözde darbülmesel iradına söz yok amma Söz odur âleme senden kala bir darbımesel demiştir. Mesel'in çoğulu emsal, darbımeselin çoğulu durub-ı enısal'dir. Bu sözler yerlerini yetmiş seksen yıldan beri Türkçeleriııe bırakmaya başlamışlardır. Bugün tekil olarak atalarsözü ve atasözü, çoğul olarak da atasözleri diyoruz. Yirmi beş yıl öncesine kadar deyime de, terime de tâbir ve ıstılah deniliyordu. Eskiden hem atasözlerinin, hem birtakım deyimlerin başka bir adı da meşhur sözler idi. Yeniler gibi eskiler de darbımesel, meşhur söz, tâbir, ıstılah sözcüklerinin özelliklerini belirtmemişler, bunlar aracındaki farkları göstermemişlerdir.
XXatasözleri deyimlerXX
ATASÖZLERİ Bizim gelenekle yerleşmiş bir atalarsözü anlayışımız vardır. Bu an- layışa göre atasözleri, ulusal varlıklardır. Allah ve peygamber sözleri gibi ruha işliyen bir etki taşırlar. İnandırıcı ve kutsaldırlar. Geniş halk yığınlarının yüzyıllar boyunca geçirdikleri denemelerden ve bunlara dayanan düşüncelerden doğmuşlardır. Ulusun ortak düşünce, kanış ve tutumunu belirtir, bize yol gösterirler. Bir atasöziyle belgelendirilen tutumun doğruluğu herkesçe kabıd edilir. Anlaşmazlıklarda bir atasözü en büyük yargıcıdır. İşte bu atasözleri, şekil bakımından da, kavram bakımından da birtakım özellikler taşırlar. 0 özellikleri birer birer gözden geçirelim :
A. ŞEKİL ÖZELLİKLERİ
1. Atasözleri kalıplaşmış (klişe haline gelmiş) sözlerdir : Her atasözü, belli bir kalıp içinde, belli sözcüklerle söylenmiş olan donmuş bir şekildir. Sözcükler değiştirilip yerlerine -aynı anlamda da olsa başka sözcükler konulamıyacağı gibi sözdiziminin şekli de bozulamaz. Böyle değiştirmeler yapılsa ortaya çıkan söz, anlam değişmese dahi- atalar- sözü diye anılmaz. Örneğin : Derdini saklıyan derman bulamaz sözündeki derman yerine ilâç denilemez. Çalma elin kapısını, çalarlar kapını sözü de, sözcüklerin sırası değiştirilerek : Elin kapısını çalma, kapını çalarlar biçiminde söylenemez.
 2. Atasözleri kısa ve özlüdür. Az sözcükle çok şey aldatır : Dikensiz gül olmaz Alet işler el övünür Taşnııa su ile değirmen dönmez gibi.
3. Atasözlerinin çoğu bir, iki cümledir. Daha uzun olanları azdır : Balık baştan kokar Kaynıyan kazan kapak tutmaz İnsan sövleşe söyleşe, hayvan koklaşa koklaşa Biri yer biri bakar, kıyamet oııdan kopar gibi.
B. KAVRAM ÖZELLİKLERİ Her atasözü bir genel kural, bir düstur niteliğindedir. Bu kural ve düsturlar başlıca aşağıdaki kavrara bölükleri içinde bulunur. Başka bir deyişle atasözleri, kavram bakımından birkaç çeşittir :
1. Sosyal olayların nasıl olageldiklerini -uzun bir gözlem ve dene- me sonucu olarak- tarafsızca bildiren atasözleri vardır: Komşunun tavuğu komşuya kaz göriinür Minareyi çalan kılıfını hazırlar Araba kırdmca yol gösteren çok olur Sütten ağzı yanan yoğurdu üfliyerek içer gibi.
2. Tabiat olaylarının nasıl olageldiklerini -uzun bir gözlem sonucu olarak- belirten atasözleri vardır : Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır Kork aprilin beşinden öküzü ayırır eşinden Zemheride kar yağmadan kan yağması iyi Mart yağar nisan övünür, nisan yağar insan övünür gibi
3. Sosyal olayların nasıl olageldiklerini uzun bir gözlem ve deneme sonucu olarak bildirirken bundan ders almamızı (açıkça söylemeyip dolayısiyle) hatırlatan atasözleri vardır : Ağlamıyan çocuğa meme vermezler öfke ile kalkan ziyan ile oturur Mahkeme kadıya mülk değil Sona kalan dona kalır gibi. Bu sözlerin altında "istemelisin ki elde edesin", "insan kendisini öfkeye kaptırmamak"... dersleri bulunmaktadır.
4. Denemelere veya mantığa dayanarak doğrudan doğruya ahlâk dersi ve öğüt vereıı atasözleri vardır : Çirkefe taş alına, üstiine sıçrar Ayağını yorganına göre uzat Bugünkü işini yarına bırakma Yoldan kal, yoldaştan kalma gibi.
5. Birtakım gerçekler, felsefeler, bilgece düşünceler bildirerek (dolayısiyle) yol gösteren atasözleri vardır : Bal bal demekle ağız tatlı olmaz Ak akçe kara gün içindir Korkunun ecele faydası yoktur Taşıma su ile değirmen dönmez gibi.
6. Adet ve gelenekleri bildiren atasözleri vardır : Dost başa bakar, düşman ayağa Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var Kızını dövmiyen dizini döver Kız beşikte, çeyiz sandıkta gibi.
7. Bazı inanışları bildiren atasözleri vardır : Kırk yılda bir ölet olur, eceli gelen ölür. Ananın bahtı kızına Akacak kan damarda durmaz. Baykuşun kısmeti ayağına gelir gibi.
 C. TAMAMLAYICI BİLGİLER
1. Atasözlerinin donmuş birer kalıp olduğunu söylemiştik. (Bk. A, 1) Bazı atasözlerinin birkaç kalıbı bulunduğunu da belirtmek gerekir. Bu kalıplardan herbiri ayrı ayrı atalarsözü olarak tanındığından değişik- likler "donmuş olma" kuralına aykırı sayılamaz. Örneğin : Denize düşen yılana sarılır sözünün : Denize düşen yosuna sarılır şekli de vardır. Ama "denize düşen balığa (veya samana) sarılır" gibi başka bir şekli yoktur. Ayağını yorganına göre uzat sözü ise, sözcüklerin sırası değişmiş olarak : Yorganına göre ayağını uzat biçiminde de söylenebilir. Bu ikiden başka biçimde söylenmez.
2. Bazı atasözleri, ayrı ayrı bölgelerde değişik şekiller almış olabilir. Bu da yukarıdaki kuralın bozulmuş olması demek değildir. Bu gibi atasözlerinin o bölgelerde kalıplaşmış özel şekli var demektir, örneğin : Keskin .sirke kabına zarardır Aç tavuk kendini buğday anbarında sanır sözleri bazı bölgelerde : Keskin sirke küpüne zarar Aç tavuk düşünde (rüyasında) darı göriir şekillerindedir.
3. Kısa ve özlü olmak, atasözlerinin özelliklerinden olmakla birlikte (Bk. A, 2) kimi atasözleri -başka bir özelliği sağlamak için- kavTamı anlatmaya yetenden artık sözcük ile söylenmiş de olabilir : KI elden üstündür sözü, düşünceyi anlatmaya yeterken buna : Arşa varıncaya kadar sözünün de eklenmiş olması gibi.
4. Bütün atasözlerinin bireT genel kural niteliğinde olduğunu yaz- mıştık (Bk. B). Bazı atasözleri genel kural gibi söylenmiş olduğu halde gerçeklen genel kural değildir. örneğin : Kör ölür, badem gözlü olıır, kel ölür sırma saçlı olur. Gelen gidene rahmet okutur sözlerinin genel kural oldukları söylenemez. Bu gibi sözlerde "sık sık raslanan"' durumların genelleştirilmiş olduğu görülmektedir. Kimi atasözleri, bir parçasının atılmasiyle bu biçimi almıştır. Ama atılan par- çanın o sözde gizli olduğu anlaşılır. Nitekim : Suyu getiren de bir, testiyi kıran da sözü, bu biçimi ile genel kural dive kabul edilemezse de herkes bilir ki bunun altında "hep böyle olmaktadır"' gibi bir anlam gizlidir. Sözün XV. yüzyılda derlenmiş olan atasözleri kitabındaki eski şekli ise asıl anlamı ortaya kovmaktadır : İyilik bilmiyen katmda su getirenle senek siyan birdir
5. Atasözlerini "temsilî sözler" diye t anı rahvanlar ve "mecaz"ı atasözlerinin ayrılmaz vasfı sayanlar vardır. Her ne kadar birçok ata- sözümüz "temsilî" ve "mecazî" ise de temsilî ve mecazî olmıyan atasöz- leriıniz de çoktur. Örnekler : Sirkesini sarımsağını sayan paçayı yiyemez ( Mecazlı ) Mum dibine ışık vermez ( „ ) Damlıya damlıya göl olur ( „ ) Bugünkü işini yarına bırakma ( Mecazsız) Dost ile ye, iç, alış veriş etme ( „ ) Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır ( „ )
6. Atasözlerinde ustaca bir üslûp, büyüleyici ve inandırıcı bir an- latım özelliği vardır. Yüzyıllardan beri kullanıldıkları, ber gün işitil- dikleri halde tazeliklerini kavbetmivenbu sözlerde çeşitli anlatış yolları, çeşitli söz ve anlam sanatları görülür, örnekler : —Azca, nereye?— Çokçanın yanına (Karşılıklı konuşma) Kurda neden boynun kalın demişler, işimi kendim görürüm demiş. (Kısa hikâye) Akça akıl öğretir ( Alliterasyon ) Kaynıyan kazan kapak tutmaz ( „ ) Kâr eden âr etmez ( Seci ) Atta karın yiğitte bıırun ( „ ) Baba malı tez tükenir evlât gerek kazana ( Mısra ) Çocuktan al haberi ( „ ) Gülme komşuna-gelir başına ( Beyit ) Körün istediği bir göz-ikisi olursa ne söz ( „ ) Aç ile eceli gelen söyleşir ( Cinas ) Ulu sözü dinlemiven uluyakalır ( Cinas Bol bol yiyen bel bel bakar ( » öksüzün karnına vurmuşlar, vay arkam demiş ( Tevriye, tariz Ağaç yaşken eğilir ( İstiare) Ölmüş koyun kurttan korkmaz ( M Ağız yer yüz utanır ( Mecazımürsel İki el bir baş içindir ( " Can boğazdan gelir ( Kinaye Güvenme varlığa, düşersin darlığa ( Tezat Ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez ( Tezat, akis Buldum bilemedim, bildim İmlanındım ( ,, „ Erkek aslan aslan, dişi aslan aslan değil mi ?( istifham üzüm üzüme baka baka kararır ( Hüsnütalil )
7. Her ulusun atasözleri, kendi varlığının ve benliğinin aynasıdır. Atasözleriııde bir ulusun düşünceleri, yaşayışları, inanışları, gelenekleri görülür. Atasözleri, ulusların zekâlarmdaki keskinliğin, hayallerindeki genişliğin, duygularmdaki inceliğin dc en tipik örnekleridir. Bu sözler, kuvvetli felsefelerden başka güzel bıduşlarla, parlak nüktelerle, zarif alaylarla, şiddetli taşlamalarla doludur. Böylece her atasözü, kendi ulusunun damgasını taşır. Birçok uluslarda ortak olarak kullanılan atasözleri de vardır.
8. Atasözlerinin, atalardan kalma, eski, ulusal varlıklar olduğunu söylüyoruz. Bu "eskilik" vasfı üzerinde biraz durmak gerekir : a) Yüzlerce yd lıalk potasında kaynadıktan sonra atasözü niteliğini kazanmış olan bir sözün sözcüklerinde, sintaksmda zamanla değişiklik- ler olabilir, örnek olarak iki atasöziinün bugünkü, XV. ve XI. yüzyıllar- daki şekillerini bir arada gösterelim : Birçok uluslarda ortak olarak kullanılan atasözleri de vardır. 8. Atasözlerinin, atalardan kalma, eski, ulusal varlıklar olduğunu söylüyoruz. Bu "esküik" vasfı üzerinde biraz durmak gerekir : a) Yüzlerce yd halk potasuıda kaynadıktan sonra atasözü niteliğini kazanmış olan. bir sözün sözcüklerinde, sintaksında zamanla değişiklik- ler olabilir, örnek olarak iki atasözünün bugünkü, XV. ve XI. yüzyıllar- daki şekillerini bir arada gösterelim : Kurt komşusunu yemez Kurt konşısın incitmez Böri koşnısın yimes ( Bugünkü ) (XV. yüzyıldaki) (XI. ' „ ) lsıramadığın eli öp başma ko Kesemedüğün eli öp başına ko Taşığ ısrumasa öpmiş kerek (Taşı ısıramazsa öpmesi gerek) ( Bugünkü ) (XV. yüzyıldaki) (XI. „ ) b) Eski atasöilerinden bugün unutulmuş olanlar bulunduğu gibi yeni zamanlarda doğmuş atasözleri de vardır. Dokuz yüzyıl önce yaşa- dıkları Divanü Lûgat-it-Türk'ten anlaşılan atasözlerinden kimisi bugün de yaşamakta ise de kimisi unutulmuştur. Hattâ XV. yüzyıl atasözleri- nin durumu da böyledir. Örneğin Divan'daki : Otug odhguç birle üçürmes (Ateş alevle söndürülmez) Buzdan suv taıııar (Buzdan su damlar) Teşük suvda belgürer (Kasık yarığı suda belli olur) gibi birçok atasözleri unutulmuştur. Bunun gibi XV. yüzyılda derlenmiş olan atasözlerinden : Ağaç yunışağın kurt yer Yılanı yumşak deyii el sunma Sermayen bir yıımurda ise taşa çal gibileri bugün işitilmemektedir. öte yandan : Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var gibi kahvenin yurdumuza yayıldığı tarihten sonra çıkan atasözleri de vardır. Demek ki atasözleri de dilin sözcükleri gibi sürekli bir olnş- unutuluş durumu içindedir.
9. Atasözleri, kullanıldıkları yer ve zaman bakımından üç bölüğe ayrılabilir : a) Yurdun her yerinde kullanılanlar. b) Sadece bir bölgede bulunanlar, c) Eski zamanlarda kullanılmış iken bugün bırakılmış olan- lar. Biz bunları ayrı ayrı derleme konusu yapmayı uygun buluyoruz. Nasıl ki sözlüklerimiz : a) Ortak yazı dili sözlüğü, b) Bölge ağızlarının sözlüğü, c) Tarihî sözlük olarak ayrı ayrı ortaya konulmaktadır.
10. Atasözleri içinde anlamları birbirine aykırı olaıdar vardır. Her atasözü bir kural olduğuna göre bu çelişik sözlerden her biri nasıl kural sayılabilir? Bu soruya cevap verebilmek için hayat olaylarının çeliş- melerle dolu olduğunu düşünmek gerekir. Bunları belirten kurallar da şüphesiz öyle olacaktır. Bundan başka aynı olay, değişik şartlar altında ayrı ayrı sonuçlar verebilir. O zaman birbirini tutmıyan düsturlar ortaya çıkar. Nitekim yalan söylemenin fena sonuçlar vereceğini bildiren ata- sözleriyle birlikte doğru söylemenin fena sonuçlar vereceğim bildiren atasözleri de yaşamaktadır : Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış Yalancının mumu yatsıya kadar yanar Doğru söyliyeni dokuz köyden kovarlar Doğru söyliyenin tepesi delik olıır (Çünkii herkes başına vurur) Bıuum gibi, iyilik yapanın iyilik göreceğini bildiren atasözlerimiz, de, kötülük göreceğini bildiren atasözlerimiz de vardır : İyilik eden iyilik bulur İyiliğe iyilik olsaydı kora ökiize bıçak olmazdı Burada bir inceliği belirtmek yerinde olur : Birbirine aykırı olan atasözlerinin hepsi kural gibi söylenmiş olmakla birlikte doğru yargılı olmıyanlar, ya toplumla alaydır, ya taşlamadır, ya yermedir, ya da bir kötümserlik ve öfke anlatımıdır. Buıdar doğru şeyler söylemek için değil, toplumca benimsenmek gibi bir genelliği bulunan ruh hallerini yansıtmak için ortaya çıkmışlardır. Aralarında doğruluğuna inanılarak söylenilmiş olanlar da bulunabilir, örneğin : Devlet malı deniz yemiyen domuz sözü taşlama da. öfke aidatımı da, inanılarak söylenilmiş bir söz de olabilir.
11. Birtakım atasözleri çifte yargılı, çifte kurallıdır. Bu özellik eski atasözleriııde de. bugünkülerde de görülür. Yargılar arasında başlıca iki türlü ilgi bulunur : a) Atasözü iki cümleli bir benzetmedir. Cümlelerden biri benziven. öteki kendisine benzetilen taraftır. Divanii l.ûgat-it-Türk'teki şu söz gibi : Ula bolsa yol azmas. bilig holsa söz vazmas (İşaret olsa yol şaşınlmaz, akıl olsa söz sapıtılmaz) Bugünkü atasözlerinden bir örnek : Erken kalkan yol alır, erken evlenen döl alır b) Atasözünün iki cümlesi arasında bir benzetme değil başka bir ilgi vardır : İki yargı birbirini tamamlar veya birbirine karşıt olur : Çok söyleme arsız, çok saklama hırsız edersin
12. Yazar ve şairlerin, atasözlerini andıran "bilgece" yazı ve mısra- ları gerçek atasözleriyle karıştırılmamalıdır. Gerçek atasözünü ilkin şüphesiz ki bir kişi ortaya atmıştır. Ama bu söz bir müsvedde işi görmüş, zamanla birçok kişiler onun üzerinde yontmalar, eklemeler, değiştirme- ler yapmışlar, ona toplumun beğendiği bir biçim vermişlerdir. Böylece söz, atasözlerinin bütün vasıflarım kazanmış ve bir kişinin malı olmaktan çıkarak toplumun ortak malı olmuştur. Bundan dolayıdır ki Ragıp Paşa'nm : Şecaat arzederken merd-i kipti sirkatin söyler Ziya Paşa'nm : Zerduz palan ursan eşek yine elektir gibi mısralanna bcııziyen sözler, atasözü sayılmaz. Bunlar "bilgece" (hakimane) sözlerdir.
13. Atasözleri başka dile çevrilebilir. Bu çeviride anlam kaybolmaz, sadece şekil özellikleri kaybolur.
 Ç. TANIM Yukarıdaki açıklamalarla atasözlerinde bulunan çeşitli özellikleri ortaya koymuş bulunuyoruz. Bütün bu özellikleri içine alan bir tanım çok uzun olur. Buıııın için ana vasıflan belirterek mümkün olduğu kadar kısa bir tanım yapacağız : Atalarımızın, uzun denemelere dayanan yargılarını genel kural, bilgece düşünce veya öğüt olarak diisturlaştıran ve kalıplaşmış şekilleri bulunan öz sözler.

Yorum Gönder Blogger

DİKKAT!
İfadeler şekiller, jpg, gif, png,bmp formatlarında resim, foto, video, müzik ekliyebilirsiniz.Resim eklemek için-- [img] resim linki [/img] // Müzik eklemek için :-- [nct]Müzik linki [/nct] Youtube Video ekleme:-- [youtube] Youtube Video Link [/youtube] Link kapanış kutucukların arasına boşluk bırakın
***KÜFÜR HAKARET İÇEREN YORUMLAR SİLİNECEKTİR***
Gülen ifade eklemek için işaretleri kullanın
:) (: :)) :(( =)) =D> :D :P :-O :-? :-SS :-t [-( @-) b-(

 
Tavizsiz © 2013. All Rights Reserved. Shared by WpCoderX
Top