Bugünlerde birşeyleri kaldırmak, değiştirmek moda oldu, dünya çalkalanırken, ortadoğuda, afrikada  büyük değişimler olurken, Türkiyenin gündemi devamlı değişmekte, vatandaşın gözü iç politikadan, dış politikayı göremez oldu.
Kaldırmak, değiştirmek furyası alıp başını giderken, ANDIMIZ'da nasibini alanlardan, ANDIMIZ kime, niye, neden batar? Yıllardır okullarda okutulan ANDIMIZ kime ne zarar verdi acaba?  Sözde bu ülkenin yazarları, çizerleri, aydınları geçinenler yine ortalığı karıştırmak için kolları sıvadı. Bunlardan biride Mümtaz'er Türköne'den yine çok tartışılacak sözleri kaleme aldı.


'Andımızdaki Türk kim?'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu'na atanan ve gelen tepkiler üzerine kurumdaki üyeliğinden istifa eden Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne, bugünkü köşesinde 'Andımız'ı kaleme aldı. 'Bir Kürt'e 'Ne mutlu Türk'üm diyene' dedirtmekten daha kötüsü aynı sözü bir Türk'e söyletmek..' diyen Türköne, yine oldukça tepki çekeceğe benziyor.
İşte Türköne'nin 'Andımızdaki Türk kim?' başlıklı o yazısı:
Bir Türk'ün çocukluk yıllarında her sabah 'Türk'üm' diye başlayan andımızı tekrarlaması ne anlama geliyor?
Bir Kürt'e, 'Ne mutlu Türk'üm diyene' dedirtmekten daha kötüsü, aynı sözü bir Türk'e söyletmek. Zira bir Kürt bu lâfı ne kadar tekrarlarsa tekrarlasın Türk olamaz. Ama bir Türk'ün zihninde ve ruhunda meydana gelen hasarı kim düzeltecek?
ANDIMIZ TÜRK'Ü VE TÜRK OLMAYI YÜCELTMİYOR
Andımız, Türk'ü ve Türk olmayı yüceltmiyor. Türk olmayı, sadece otoriteye itaatin bir gerekçesine, bahanesine dönüştürüyor. Nasıl mı? Andımızda vurgulandığı üzere eğer Türk iseniz ve tekrarladığınız bu hitabın muhatabı veya sahibi siz iseniz, yurdunuzu ve milletinizi 'özünüzden çok' sevmek zorundasınız. 'Yurt ve millet' ise bildiğimiz vatan veya mensubu olduğumuz millet değil; bambaşka bir şey. 'Özümden çok' derken, demokrasiden, özgürlüklerden vazgeçmek, iktidar sahiplerine kayıtsız itaat etmek dışında bir sonuç ortaya çıkmıyor. Varlığınızı adayacağınız 'Türk varlığı'nın ne olduğu hiçbir anlam taşımıyor. Önemli olan 'adanmak', yani hem kendiniz hem de başkaları için temel insan haklarından vazgeçmek. Türk olduğunuz için adanmıyorsunuz, adanmak için Türk oluyorsunuz.
Andımızın kaldırılması talebine itiraz eden Türk milliyetçilerinin bu durumu kavraması gerekiyor. Andımızdaki Türk, mensubu olmaktan şeref duyduğumuz millet değil; saf, yalın, arı bir şekilde Türklüğü temsil etme ve Türklük adına neyin doğru, neyin yanlış olduğuna karar verme üstünlüğüne sahip birkaç tane Türk. Dünyaya Türk olarak gelmemizin yegâne anlamı ise onlara itaat etmekten ibaret.
Hissettiğimiz ortak duyguyu ve tecrübeleri hatırlayalım. Bizim kuşak hayatının beş yılını, 28 Şubat'tan sonraki nesil sekiz yılını her sabah andımızı tekrarlayarak geçirdi. Peki kaçımız andımızın sözlerini eksiksiz hatırlıyor? Küçük çocukların her sabah soğukta, okul bahçesinde andımızı okumak için toplanması, geç kalanların azarlanıp hizaya çekilmesi ve toplu olarak sınıflara dağılmaları şeklinde tekrarlanan ritüel, andımızın içeriğinden daha önemli değil mi? Çocuklara bunu neden yaptırıyoruz? Bir sebep düşünün.
Andımız kimsenin etnik aidiyetini değiştiremedi. Ama bu anlamsız sözleri her sabah toplu halde tekrarlayarak 'yükselmek ve ileri gitmek'ten vazgeçmiş olmadık mı? Türk milliyetçileri için tekrarlayalım: Andımızdaki 'Türk' bir milletin adı değil, yönetme ayrıcalığını sürdürmek isteyen zorbaların kendilerine meşruiyet kazandırmak için kullanılan bir bahaneden ibaret. Çünkü andımız Türk'ü yüceltmiyor; andımızdaki Türk, hiyerarşi ve disiplinle var olan diktacılığı kutsuyor. Tıpkı, vatandaşlığı tanımlayan Anayasa'nın 66. maddesindeki 'Türk'ün, gerçekte bir milletin adıyla bir ilgisinin olmaması gibi. Dikkatle okunursa fark edilir: Bu madde 'vatandaş'ı değil, 'Türk'ü tanımlıyor. Bu maddede 'vatandaş kimdir?' sorusunun karşılığı yoktur; 'Türk kimdir' sorusuna cevap verilir. Kısaca 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Türk'tür' gibi bir tanıma ulaşılır. Bir tanımın efradını cem etmesi, ağyarını da men etmesi; yani tanımladığı şeyi içermesi, diğerlerini de dışarıda bırakması gerekir. Dışarıdakileri, tanımın mefhum-ı muhalifinden çıkartabiliriz. Şayet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olanları Türk olarak kabul ediyorsanız, bu bağa sahip olmayanların da Türk olmaması gerekiyor. Kısaca bu tanımla Türk vatandaşları dışında yeryüzünde Türk olmadığını iddia etmiş oluyorsunuz. Peki doğru mu?
İdeolojik formüller, gerçeği gizlemek için yapılır. Andımız gibi, toplumu ideolojik bir şartlanmaya tabi tutmayı amaçlayan formüller içeriğiyle değil, işleviyle anlam kazanır. İçeriğine eğildiğiniz zaman hep, bir delinin kuyuya attığı taşla uğraşmak zorunda kalırsınız. Öyleyse içeriğe değil işleve eğilmek gerekir. Andımıza sahip çıkan Türk milliyetçilerinin de işlevsel bir gerekçeye sahip olması gerekir: 'Andımızın Türk milliyetçiliğine bir katkısı var mı?' 'Ne mutlu Türk'üm diyene' sözünü herkese söylettiğiniz, dağa taşa yazdığınız zaman Türk milleti ne kazanıyor? Mantıklı soru: Gerçekte ne kaybediyor? Milli Eğitim Bakanlığı'nın 'Türklüğe zarar veren' bu andı hemen kaldırmasını Türk milliyetçilerinin de talep etmesi gerekmiyor mu?
haber.kanald.com.tr

Fahri Dr. Fahrettin diyorki; Ellerin aya gidişinin, bizim yaya kalışımızın nedenlerinden biride, fitne, fasat, tefrika, bol bol bizde var. Adam tutturmuş kürt aşağı kürt yukarı yahu bu ülkede sadece kürtmü var? Neden başkalarının değilde sadece kürt'ün zoruna gidiyor acaba? Bu ülkede boşnak, pomak, laz, çerkez, arap, çeçen, arnavut, gürcü, süryani, çingene yokmu? ANDIMIZI okumak hangi kürt'ün zoruna gidiyor, bölücü pkk yanlısı olanlarınmı? Önce Türköne soyadını değiştirmeliydi bu yazar, ondan sonra bunları yazmalıydı, soyadın Türköne olacak birde kalkıp ANDIMIZI kaldırmak için fikrine destek bulmak için bölücülük yapan zihniyetten destek umacaksın. ANDIMIZI sen yıllarca okudunda ne oldu, görülen oki sana bir zararı olmamış. Bu iğrenç fikirlerinde bir değişiklik olmamış öyleyse neyin peşindesin. ANDIMIZI söylemek kürt'ün zoruna gidermiş, O zoruna giden kürt Fransa'ya iltica yaparken, ABD'ye iltica yaparken onların marşını, onların kanunlarını, onların emperyalist, kapitalist yaşam tarzlarını kabul ederken ettiği yemin hiç zoruna gitmiyor nedense. Bu ülkede 80milyon insan yaşıyor herkesin keyfine göre kanun olmaz, anayasa olmaz, marş olmaz her ülkenin kendine özgü yaşam tarzı, biçimi vardır. Boşuna dememiş Fuzuli şu sözleri " "Mey biter saki kalır, Her renk solar haki kalır, Diploma insanın cehlini alsada; Hamurunda varsa eşeklik, baki kalır." Mümtaz'er Türköne acaba Nobel barış ödülüne adaymı olmayı düşünüyor. Malum Orhan Yamuk gibi bir yol çiziyor. 

Konu ilgili Videoları  lütfen izleyin




 ANDIMIZ
Türküm, doğruyum, çalışkanım,

İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,

yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.

Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe

durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.

"Ne mutlu Türküm diyene!"

Gençliğe Hitabe, Andımız ayet mi? O halde?

 Vatan gazetesinin bildirdiğine göre Kanal A daki Görüş Farkı programına katılan
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Gençliğe Hitabenin kaldırılması
teklifi bir gün gelse siz buna nasıl bakarsınız?” sorusuna ilk okullarda
söylenen “Andımız”ı da katarak cevap verdi. “Bunlar ayet mi?”
“Bunu da kamuoyunun oturup tartışması lazım. Şimdi, Reşit Galip andımızı
getirmiş değil mi? Ayet mi bunlar? Reşit Galip böyle bir şey yapmamış olsaydı
olmayacaktı. 12 Eylülcüler hatırlar mısınız Andımız’a ilavelerde bulundular.
Sonra tekrar değiştirdiler. Böyle bir şey olmaz. Türkiye’de yaşayan yabancılar
vardır. Mesela Bodrum’da yaşayan İngilizler var. Alanya’da oturan Almanlar var.
Yabancılar bana mektuplar yazdılar, bakanlığımın ilk aylarında. “Biz Türk
değiliz, biz Türkiye’de yaşıyoruz ve çocuklarımız Türk okullarına gidiyor. Her
sabah çocuklarınızı sıraya geçiriyorsunuz ve onlara and içiriyorsunuz.” dediler.
İnsani mi bu peki, doğru bir şey mi? “

Hüseyin Çelik Atatürk’ün koruma kanunuyla sevdirilemeyeceğini belirterek,
“Peygamberi koruma kanunu yok” dedi.
Elbette ayet değil Sayın Çelik. Siz yoksa ayet asılmasını mı uygun görüyorsunuz?
Ayet olursa kaldırılamaz öyle mi? Ben annemin verdiği küçük bir Kuran’ı taşırdım
cebimde okul yıllarımda. Şimdi tersi mi olacak? Ayetin yeri cami, andımızın
gençliğe hitabenin yeri okul. Her şey yerli yerinde olmalı öyle değil mi?
Hayır, nesinden rahatsız oluyorsunuz “Gençliğe Hitabe”nin, andımızın, onu
söyleyin. “Gaflet ve dalalet, hatta hıyanet”sözlerinden mi?
“Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet
içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini,
müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.”
Bundan mı yoksa?
Star gazetesi yazarı Mustafa Akyol yazısında bu paragrafın iktidarı kötü
gösterip darbeyi teşvik ettiğini ima etmişti.
Her halde andımızda da “Türküm, doğruyum, çalışkanım, ülküm yükselmek ileri
gitmektir” demek sakıncalı sayılmıştır.
Ne demek, ırkçı mısın sen Türküm diyorsun, yükselmek, ileri gitmek isteyenin
haddini bildirirler, doğru geriye..
Bir de Alanya’daki yabancı ailelerin çocuklarını gerekçe göstermiyor mu, komik
oluyor. Aman ayıp olmasın. Yani 75 milyon Türk vatandaşı içinde hadi 50’ı Türk
olsun, bunların istemi önemli değil, ülke birkaç Alman bebesi için kılık
değiştirecek. “Türküm” demek bu kadar zor geliyorsa ne işleri vardır burada?

Sömürge valisi mi tayin edildiler? Dinimizi de onlara uydurmayı niçin
düşünmezsiniz? Paul Auster’e “gelmezsen gelme” resti çekene kadar bunlara
çekseniz ya o zaman.

Ama zihniyetiniz bağdaşıyor ve kullanmaya çalışıyorsunuz, kabul edin. Başka
bahanelere sığınmadan açıkça “biz karşı devrim yaptık ve Atatürk, Türk izlerini
siliyoruz” deyin bari.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, “ideolojik eğitimin sonu geliyor” diye
işaretini vermiş zaten. Tabii Başbakanın “Dindar geölik yetiştireceğiz” sözü
ideolojik olmuyor.
Bakın, ben Gençliğe Hitabenin kaldırılmasına karşıyım, andımızın da haftada bir
kez okunmasını yeterli görüyorum. Gelin referanduma sunalım.Bizi de razı etmiş
olun. Şayet bu halk kaldırılsın derse, biz de kabullenelim. “Türk milleti
bitmiştir”diyelim, Ata'mız içinse “Vefa sadece bir semt adıdır” diyelim. Ya da
Aziz Nesin'i bir kez daha saygıyla analım.

kaynak:  http://blog.milliyet.com.tr

Yorum Gönder Blogger

DİKKAT!
İfadeler şekiller, jpg, gif, png,bmp formatlarında resim, foto, video, müzik ekliyebilirsiniz.Resim eklemek için-- [img] resim linki [/img] // Müzik eklemek için :-- [nct]Müzik linki [/nct] Youtube Video ekleme:-- [youtube] Youtube Video Link [/youtube] Link kapanış kutucukların arasına boşluk bırakın
***KÜFÜR HAKARET İÇEREN YORUMLAR SİLİNECEKTİR***
Gülen ifade eklemek için işaretleri kullanın
:) (: :)) :(( =)) =D> :D :P :-O :-? :-SS :-t [-( @-) b-(

 
Tavizsiz © 2013. All Rights Reserved. Shared by WpCoderX
Top